Giz
Bakışlarında ki o kara dehlizlerde mi beni koşturacaksın?
Çarpayım diye kayalara, duvarlara, dağlara, taşlara... Öyle mi korkutup kaçıracaksın..? Uğramayayım diye semtine bir daha... Sen bilmezsin ola ki söyleyeyim, Yüreğimin karanlığından daha kara değil gözlerin. Boşluklarım o kadar ve o kadar fazla ki, Gönlümü acıtamaz ucu zehirli sözlerin… Fırtına da savrulan yaprak ne kadar korkar ki bir nefesten, Ya ölüm yaklaşıyor ve yaklaşıyorken sessizden, Sen şu dünyalık kaprislerinle mi küçülteceksin beni, Yerin en dibinde ve en dibine mezarımı kazarken. Karanlıklarımın ortasında kalan minicik beyaz umudum mu şımarttı..? Acizliğimi kendi marifetin sandın da ondan mı..? Yoksa ağlarım diye mi bekledin ardından, Ağlamayı yüzyıllar önce unutalı... Belki kısa ömrüm evet belki değil çok bana, Bu sebeptir yüzyılları sığdırışım bu cana, Belki umuttur tutunduğum, belki tabiata meydan okuma, Hiç birinde sen gibi sen yoksun, Elimin uzandığı, sadece inanmak istediğim bir rüya… V.Ç. |