hiç
hangi uykudan uyansan
açamazsın kilitlenmiş bahtını ertelenmişse talan bir kez daha yumuk elleriyle bir çocuk kör uykusu gözler çatlak dudaklar soğumuş bir çift ayak mı ne onarır kalbini kalbini vakumlasa hangi hamarat usta daha kavi olur mu eskisinden daha afilli daha pürüzsüz bozulmadan hasarsızlığı tenin hurdaya çıkmadan can can çıkınca lâmbadan söner ateş islenir fitil gök daralır çorba soğur sıra sende derler günah sırası burası kırılır sarı-yeşil kehribar sıra dağılır dağılır konuşan konuşmayan kim varsa çatıştıran seni beni börtü böceği kim bilebilir ki içinden geçen her treni çamurlu yolları kese kese günde kaç kez çığırtkan bir yankı bırakarak kendi kaderinden kendi dehşetine tanık tanık ol bayatlayan ekmeğe kuruyan suya donan kurt sesine tipi borana çerçi rahatlığına karartma vakitlerinde hatırla kaç firar yaşadın ardında bırakamadan yorgun korkuları paslanmaz anıları keskin soluğunu kılıcın muştusunu gövermiş tohumun işte oyuluyor zamanın ölüme meyyal ruhu kurumuş ekmeğin küflenmiş içi içi zeval değil mi dışı hayal hep esatir hayat baştan sona hangi kahin teskin eder kimden intikâl eden hangi veraset varis kim kime helâl kaçta kaç pay hangi isyanda derdest edilmiş boynu ilmeklenmiş hükmü okunmadan yüzüne terekesi okunmuş mahkumu mahkumu kim kim infaz eder hiç hüküm giymemiş hiç bilmemiş hiç olmayı ----------HİÇ------------- |