güz defteri
Kendini anlat diyorsun,gün ağarmadan
Gecenin diliyle seslen Rüzgarın gözüyle bak gözlerime/sıcak,esrik Varsın gurbete düşsün gölgen Yüzünü döndüğün yer sıla Kırılgan mevsimlere benziyorsun Zaman ve mekandan uzak. Dalıp gidiyorsun varlığımdan habersiz Merdiven uzatıyorsun gökyüzüne Yıldızlara değiyor başın,gülüşün güneşe bedel Koçero sanıyorsun kendini/masum yüzlü eşkıya Issız koyakların hükümranı,sicili bozuk çingene Kendini seyre çıkıyorsun karşı kıyılara Alaca karanlığında akşamların Şarapla yıkıyorsun patikaları Bir yanın gök gürültüsü Kelebek zarifliğinde bir yanın Nereden gelip nereye gidiyorsun,meçhul Bir nehir bilinmezliğinde Bütün hayallerin gerçek,bütün gerçeklerin yalan Silinip gidiyorsun zamanın gözlerinden Dudağından düşürmediğin ıslığın kalıyor geriye Bir de rüzgarlar. Gecenin bitimindesin,günün ağarma vakti Dağlar mühürlendi,atın yorgun Ateşinin alevleri sönmekte Sesine ses vermiyor ipek şalda saklı hançer Düşlere yer yok bulvarlarda,caddelerde tay kişnemez Vurulmuş at iskeletleri yatıyor mavzer çattığın dağlarda Sığınacak neren kaldı Gökkuşağından başka Elimi bırakma,gölgen eksilmesin üstümden Mayıs yağmurlarında öp beni,seyrimize çıksın el alem Düşlerin erguvan rengindeyim Seninle sürüyor seninle başladığım masal Bütün suçlarını bağışlıyor,kutsuyor bütün günahlarını Peşinden koştuğun ömür Bilirim iflah olmazlığını Aşka ferman neylesin Bahar yakışıyor sana.. |