Gel...Konuğum Ol...!
uyansak bir gün beraber,
silsek gözümüzün çapağını iki damla suyla yıkamaktan usanarak yüzümüzü... geceden kalma yorgunluğumuzdan bütün mevsimlere inat bir sonbahar gecesi geçirsek ardından ikimiz... sen, ampul kapansın istersin ben, mumları yakmak isterim... sonra, şarap kıpkızıl, ılık... önce demleniriz, çocukça şeylerden bahsederiz ve nedenini bilmediğimiz bir heyeccan sarar ikimizi de... yılların yaşanmışlığını bildiğimiz halde heyecanlanırız... yorulur sonra dillerimiz, anlamlı anlamlı susarız... sen yatakta uzanırken ben gizlice, masumca çocuk gibi sokulurum yanına... sabah hem pişman, hem mutlu, hem mutsuz, hem de aşık olarak uyanırız... bu hep böyle sürsün isteriz ama, artık, inanmamaya başladığımız kader ayırır... kader, bütün sıradanlığı ve açıklığıyla ayırır... artık uzaktan uzağa hissederiz sıcaklığımızı birbirimizin... zaten hep böyle olur, uzaktayken bile hissedebilmemiz titrek sesimizi, heyeccanımızı... sonra, uzaktan çağırırız konuğum ol deriz... gel, konuğum ol... |
kader,
bütün sıradanlığı ve açıklığıyla ayırır... ...............KUTLARIM.ŞİİRLERİNİZİ YENİ KEŞFETTİM.VE ÇOK YOĞUNUM ANCA OKUMA FIRSATIM OLUYOR.........AYRICA ÜSLUBUNUDA ÇOK GÜZEL.TEBRİKLER......DEVAM YAZMAYA.