BİR HÜKÜMLÜNÜN GÜNLÜĞÜ
nisan yağmurunun mayıs güneşiyle anlaşamadığı bir günde aldılar beni
duvarların ardında adını bile bilmediğim umutlarımı aradım sessizdim ağlamaklıydım tadına varılamayan gençliğin ve yarım kalan sevdaların tarifsiz özlemiyle hüzünlendim yağmurun tadını alamadığım güneşin batışını göremediğim kadar sınırlıydı herşey sayım sözcüğünden sonra sessizce çöken karanlıkla yumuldu gözlerim kapılar kilitlenmiş mazgallar çekilmişti koğuşun camsız penceresinden sadece avlunun loş ışığını görebiliyorduk yarınsız hayallerim bölük börçük rüyalarıma taşınmıştı rüyalarımda ben ve beni sevdiklerini sandığım kimseler vardı her birinin elinde keskin kılıçlar üstüme üstüme geliyorlardı her yanım kan her yanım ateş kütlesi vurulan benmiydim vaayyy bana güneşin doğduğunu göremedim ama sabah olmuştu ıslak bir görüş günüydü bugün yedi aylık bebeğim ve eşim vardı tellerin ardında <nasılsın>a ne cevap vermeliydim bilmiyordum nasıl olabilirdim ki sakalsız yüzümde beni arıyordu oğlum bu benim babam mı der gibiydi gözleri eşimse dokunsan ağlayacak gibiydi benim gibiydi yani özledim sizi diyemedim onlara beni düşünmeyin diyemedim içimdeki yangını anlatamadım sizi seviyorum diyemedim konuşan sadece gözlerimizdi yağmur yağmıyordu ama yanaklar ıslanmıştı ağlama ağlama diyemedim ve görüş bitti ve gardiyanlar ve ayrılık saati gitmeyin diyemedim giden yalnızca onlar değildi umutlarım sevgim yarınlarım gidiyordu canım ciğerim yüreğim gidiyordu beni de götürün diyemedim güle güle oğlum güle güle kadınım güle güle görüşüme gelemeyen öbür yarım kızım güle güle sevdiklerim uğrunda ölümlere başkoyduklarım sevenlerim güle güle güle güle yılmaz YANARDAĞ |
mükemmel....harika......duygu dolu ve gercek
bugüne kadar eserlerinizi okumadigim icin....birseyler kacirmisim gibi geliyor bana
yakin takiptesin hocam
sevgiyle kal
kalemin daim olsun.....sonsuz saygilar