CUMHURİYET ÇOCUĞUNA SELAMÇiçeğin yeşille kucaklaşmasından Bal dökmesinden arıların Çavlan haykırışlarından Ve büvetlerden Kaz Dağları’nın Salkımsaçak göklerden bıldırcınlardan uçurtmalardan Maden ocaklarından ve kömürle yunan ellerden Göven ördeklerden telli turnalardan ardıç kuşlarından Yani Ferhat’la Şirin’den Köroğlu’ndan Ahmet Arif’ten Ahmet Kaya’dan Nazım’dan… Anamdan babamdan cümle dostlarımdan Halktan bostanlarda sabahlayanlardan Selamlar biriktirdim yarınlara teslim etmek için Senin yarınlarına Çiçek çiçek Böcek böcek Az çok Ama sevgilerden,özgürlüklerden Yıldız tarlalarından da büyük Kırmızılardan yeşillerden çivit mavilerinden İpekler gibi Fistanlar gibi Yazmaları gibi Tokat’ın Çinileri gibi Kütahya’nın Bar’ı gibi Dadaş’ın,horon tepen kızı kızanı gibi Laz’ın Efeler diyarı Aydın’ın,Denizli’nin,Muğla’nın... Sana baharların muştusunu teslim ediyorum Çocuk Sana Çanakkale’yi Sakarya’yı Dumlupınar’ı Sana Kubilay’ı Sana yarınları Sana Atatürk’ü Sana Cumhuriyeti… Durul hele yürü dağ doruklarına Yeniden dikmek için o gönderi… Destan destan semah semah türkü türkü horon tepe tepe Tay kişnemeleriyle nal sesleriyle mendil salınışlarıyla Gel hele bana gel Ata’na gel Vatan’a gel hele… Rüzgar gibi eserek Gülibrişim giymiş on sekizli gibi sekerek Ankara’dan İzmir’den,Antep’ten,Tunceli’den Dumanlı başınla deli dolu kanınla Yurduna kurban edeceğin canınla. Gel gayrı… Yollarına gül dökülmüştür… Bil yeter Gel yeter… Selamlar getirdim sana Çocuk Taşından toprağından yitirmediğimiz güvercinlerden Yalnızlığına ağlayan denizlerinden Anılmaz olan geçmiş zaman bahçelerinden Koyulaştırılan yıldızsız gecelerimizden Meydanlarda çiğnenen ölülerden Avunamadığımız yalancı masallardan Açlıktan ölüme terk edilen kumrulardan Yakamıza yapışan ellerden sesimizi kısan zincirlerden Mahpushanelerden yasaklanan voltalarımızdan Acısını tatmakla doymadığımz biber gazlarından Cizre’den,Taksim’den,Diyarbakır’dan, Aşındırdığımız antlarımızdan Yitirmeye zorlandığımız düşlerimizden tohumlarımızdan Üstüne kül serpilen ufuklarımızdan Kabuk bağlayan aşklarımızdan Bir yerlerde unuttuğumuz şahlanışlarımızdan İhanet kalelerinin kıyısından köşesinden Varılamayan şafaklardan çiçekleri yolunmuş taklarımızdan Yerli kaya gibi sessiz Dili çevrilemeyen kilitler gibi suskun Gökler kadar geniş Kum taneleri nden de sayısız Selamlar getirdim. Özgürlüklerin ölmeyeceği,umutların sönmeyeceği Bayrakların gönderinden inmeyeceği Atatürk sevgimizin ölmeyeceği Cumhuriyet tutkumuzun bir adım bile geri dönmeyeceği Selamlar getirdim sana Çocuk… Sana 19 Mayıs’lar getirdim Çocuk bir daha çıkıp geldiğimiz Samsun’dan Sana 23 Nisan’lar getirdim Çocuk bahar çelenklerinden Sana 29 Ekim’ler getirdim yeniden sığındığımız Onuncu Yıl Nutuk’larından Sana selamını getirdim vatan’ın Sana selamını getirdim ATA’ndan…. Al hadi Gül hadi Çocuk… Öpüp başın üstüne koy hadi… NECDET ARSLAN yirmisekizekimikibinonbeş |