MESELÂHangi toprak yağmurdan nasip almak istemez; Dökülsün sevda suyu, seller gibi meselâ… Gülmeye hasret gönül, yetim kalmak istemez; Can gibi, canân gibi, eller gibi meselâ… Hangimiz hayâliyle başbaşa kalmadı ki; Hangimiz özlemlerden payını almadı ki; Hangimiz kırılmadı, hangimiz solmadı ki; Gül gibi, yaprak gibi, dallar gibi meselâ… Sabır denen ağacı kökünden söktürmez mi? İki eli koynunda gözyaşı döktürmez mi? “Gelen var mı?” diyerek, camlara baktırmaz mı? Yar gibi, gurbet gibi, yollar gibi meselâ… Kimler hatır köşküne kırk yıl değer biçiyor; Hangi dudak bahtını yudum yudum içiyor; Yalandan olsa bile kimler umut saçıyor; Fal gibi, fincan gibi, diller gibi meselâ… Sevdâ yürek yangını, görünür her ahvâlde; Bazen Neşet ERTAŞ’da, bazen Âşık Veysel’de; Türküler dile gelir ödenen her bedelde; Saz gibi, mızrap gibi teller gibi meselâ… Yalnızlık gölgen olur, hayat denen yarışta; Yeniden doğmak emri bilinen şu varışta; Dolar hayat karnemiz, bekler esas duruşta; Gün gibi, aylar gibi, yıllar gibi meselâ… Her salâ sonrasında bırakıp giden belli; Gelsen büyük kapıya bulanan, yiten belli; Son kalan umutlara şahitlik eden belli; Söz gibi, kalem gibi, pullar gibi meselâ… İtirâza hüküm yok, budur hakkın yasası; Biterken başlar şimdi koca ömrün tasası; Hep birlikte taşınır sorgu–sual masası; Kul gibi, tabut gibi, sallar gibi meselâ… Ali ALTINLI – 08/10/2015 Saat: 14:07 |
Değerli kalem kardeşim var ol