AKLIMDASIN..
Soğuk ve yorgun bir geceden yazıyorum bunları...
Burası kireçleri dökülen rutubetli bir oda... Ve bu odadan yazıyorum; yani kırılma noktasından... Yani derin ve efkârlı bir aşkın iç çekişinden... Üst üste dizilmiş hatıralar duvarlarından düşmüş resimler ard arda söndürülmüş sigaralar kül tablaları duvarlara çivilediğim ve her sabah yüzü ile uyandığım kız... Ayağı sallanan kırık masadan başka hiçbir şey yok... Biliyor musun senin en çok her şeyini özlüyorum... Senden sonra çok şey değişti bu şehirde... Örneğin caddeleri eskisi gibi kalabalık değil... Trafik sıkışmıyor yağmurlar yağmıyor bu şehre... Kırmızı ışıkta durmuyor arabalar ve nedendir bu şehre yeşil ışık bir türlü yanmıyor... Dedim ya senden sonra bu şehirde çok şey değişti... Ve dedim ya ben senin en çok her şeyini özlüyorum... Özlediğim bir şey gibi kendimi de özlüyorum... Senin hiç kendini arayıp ulaşamadığın oldu mu? Ya da sen de kendini özledin mi? Artık aynanın karşısına geçip kendime bakmıyorum Anlıyor musun? Odaların perdeleri çekilmiş yalnızlık bütün odaları kuşatmış Sen... Aylar var yoksun bu şehirde... Ve ben Bazen keşke olsaydın diye düşünüyorum... “Ah!” diyorum be! Beni hiç mi tanıyamadın !!! Yıldırımlar tuttu bütün kelimelerimi... Aradığım bütün sözler evde yoktu sanki... Çığlar yuvarlanıyor ömrümün uçurumlarında geriye dönenler ise hep o yasak umutların ihaneti... ben bıraktığın bir aşkın ladesinde aklımdayken bekliyorum seni... Ve sarı bir hayat... yüzümden çok yüreğimdir sana gökyüzü... Konabilir... Kanabilir... Kanatabilirsin ömrümü... Ve akabilirisin... Çakıl taşlarımı döve okşaya... Bu arada! LADES! AKLIMDASIN!.. |