Henüz Yaşlanmadan
Temmuz yeşiline benziyordu gözleri
Fakat Kapalıydı kalbi Kazma kürek yaktıran Mart kapıları gibi Yüreği Anasız büyüyen bir çocuktan Daha soğuktu Kuruydu Bunca zaman konuşmamış Tatlı dili Oruç tutan bir garip Fukara gibi Sırt üstü yatıyordu Nasırlı ayakları Ve buruşuktu elleri Bir bayram sabahında Ezandan hemen sonra Gitti Sırtını dayamadan Koca bir çınara Yaslanmadan Dökülmeden henüz saçları Ömrü daha Yaşlanmadan Hakan Gülçay |