zaman uzun, an dar
Geç kalmayayım dedim
Zamana yakalanmaktı, niyetim Bu ne hal, bile diyemedim ; Saatlerin saçları bir topak yapağı Yelkovanın burnu buz tutmuş Üstelik, çakıllara yoldaş yalın ayakları. Olmaz, dedim Olamaz. Ağaran geceye inat Ağrıyan geceye döküldüm Bir bir Göğünden başladım önce Beyaza dargın bulutları boyadım Sarıya. Bir parça ümit ışıdı. Sonra , Sonra geceye saldım sesimi Olsun, dedim; Meraksız caddelerin en tenhası, Ünlemsiz olsun. Bir sokak lambasının eteğinde tutuşmuş olsun, özlem. Hatta, Kesik çizgilerin ayrıtlarında birer damla bekleşmiş olsun. Birleştirmeyeceğim çizgileri, akmayacak hasret yoluma İnatçıyım, kararlıyım Közlenmiş bir duanın Yarasını sarmadayım ; Aldım avuçlarıma ısıttım Zamanı Bir miktar. Sağına soluna bakındım Çizikler, yaralar, karalar … Bir telaş … Hemen, güneş çaldım yüzlerine Bir gülüşün şifasına sığdırıp. Sonra, çamuru taradım düşlerinden, Gizliymiş ışıltısı. Çatlağına da bir parmak acı; Bir daha batırmasın bulutlarıma, İğneler. Toprağıma , neşesi yitik anılar Damlatmasın. Şimdi, Şimdi yeniden tik tak tik tak Gözümün önünden ayırmayacağım. Fakat biliyorum; Zaman uzun, an dar . |