Ankara
Ankara’da aylak bir akşamüstü,
Geceler daha karanlık tabiatından ve soğuk buz mavisi bir düş kırıklığı yüzünden. Ne erken uyanacak kadar çalışkandık Ne de çok uyuyacak kadar tembel Ama her vakit çok erkendi uyanmaya Bitmesin , kalalım diye o rüyada... İçerisi dışardan daha soğuk bazen Ya da dışardakinden daha sert içerdeki fırtına , Yani içerde olmak ; yetmiyor bazen ısınmaya. Sonuncu ilkbaharının son günüdür ömrümün Sen Uyanık mazeretlerinin uykusundasın Uyan, Seni değil beni götürüyor aslında adımların Herhangi bir gitme esnasında , Nereye olursa… Bir cinayete muhabbet süsü veriyor dudakların Şimdi bir aşka daha ölüm yağıyor aslında kar kılığında. İçerdekinden daha sakin dışardaki fırtına. Yani içerde olmak yetmiyor bazen ısınmaya. Gülüşün,yaşam kaynağı, Ölürsem kıZma. Gittikçe karanlık sabahlar, Kaldıkça soğuk... Dünyanın en iyi kalpli insanıydı İkinci en iyinin kalbini söken. Uyudukça gerçekti rüyalar Uyandıkça kırık. En yaşlı yerlerinden... Oysa ne güzel başlamıştı, bir otel odasında,film tadında. Tutkuya yenik düşmüştü korkunun her türlüsü,defalarca... Biz kazanmıştık sonunda. sabaha satmıştık tüm hüznünü gecenin, Artık kimin umrundaydı sabah , Birlikte uyanacağımız günler dışında... Şimdi arkasından canlar döküp uğurladık sevgiyi Hangimiz daha çok öldük sence ? Farkeder mi ? söyle ! Hadi şimdi sıfıra sakla, Hataya say beni çaresiz kaldığında. Soluna koy sevdiğin tüm rakamların. Ve yardım et, Öldür beni müsait bir korkuda….. E.AKYÜZ |