Babam...
Anlatmakla bitmez yazmakla bitmez
Hallerim perişan sen yoksun babam Derdi destan edip dizmekle bitmez Dillerim perişan sen yoksun babam Mezar taşlarını dizip döşeyen Geçim kıt kanaat darda aşiyan Göçüp gittiğinden beri üşüyen Ellerim perişan sen yoksun babam Ölü bildiklerin kalktı sağ oldu Güvenilir yerler tuzak ağ oldu Eski dostlar kahpe karlı dağ oldu Yollarım perişan sen yoksun babam Tarladaki bolluk bereket çöktü Asırlık çınarlar yaprağın döktü Lale nergis sümbül boynunu büktü Güllerim perişan sen yoksun babam Bazı an parklarda bazen sokakta Gözlerim kan revan ellerim hakta Öpüp kokladığın pembe yanakta Allarım perişan sen yoksun babam Sibel kılıç... |