Pembe Şafak Pastahanesinin çırağıPembe Şafak Pastahanesinin çırağı Sen son adımını atıp ayrılana kadar bekledim- Acımı içime gömüp kanattım dudaklarımı. aralıksız yağmur yağıyordu her yan ıslaktı sele karıştı şehir kimseler görmedi göz yaşlarımı karışıp yağmura onlar da sel olup gitti tenha yerlerde yaralı bir arslan gibi böğürdüm hıçkırarak ağladım kimseler dönüp bakmadı hal-i melalime varsın bu aşk’ın od’u alevi külü ben olayım bu aşk’ın peronunda göz yaşı döken bekleyen hep ben olayım bilsen bilmene izin versem bir daha bir daha düşünürsün sözlerinle yüreğimde kanlı mezarlar kazarken bilsen belki şefkatle alır kollarına bir anne gibi saçlarımı okşarsın iyileştirirsin yaralarımı arkasını dönüp giden hep sen oldun anlamadan dinlemeden bense senin yanındayken içimi bastırdığım feryatlarımı sen gidince tenha sokaklarda bir sarhoş gibi sersefil çarmıha gerip duygularımı yıldızlara haykırdım sen her gittiğinde hayata olan bağım bir tel daha bir tel daha kopup gitti artık tutunamıyorum yalpalıyorum ve sen ne zaman bana gelsen titrerdi içim ya ya yine gidersen diye yapraksız meyvesiz kuşsuz kelebeksiz kurumuş bir ağaca döndüm yeşilden yoksun o kadar zor mu yanımda olman sen gitsen de hiç bir şey değişmiyor aynı yerlerde hep aynı tanıdıklarla selamlaşıyorum aynı dükkanların önünden geçiyorum seni tanıyanlar bir başka bakıyorlar sanki her bakıştan alınıyorum sanki bana acıyarak bakıyorlar neden yoksun ya bir daha gelme ya da ebedi gitme yanımda kal ne zaman önünden geçsem Pembe Şafak Pastahane’sinin çırağı seni soruyor abla diyor abla nerelerde hiç görünmüyor olsaydı elmalı şekerlerden alırdı o sevimli şeytan biliyor görüyor perişanlığımı acımı bile bile üstüne tuz basıyor içimden ablayı öcüler götürdü diyorum çarpık bir gülümsemeyle sen hiç beni böyle görmedin sen her geldiğinde ben mutlu maymun maskemi takındım sana sır vermedim ama artık yeter ya gelme bir daha ya da her seferinde beni burda perişan bırakıp gitme ne olur 20/Eylül/2014/Cumartesi/Bodrum Yüksel Nimet Apel |