MÜEBBETNe zaman o yoldan geçsem aklıma geliyor Boğazımda hıçkırıklar ilmek ilmek oluyor Gidişte sağ’a dönüşte sol’a bakar gözlerim Zar zapt ediyorum çılgın ruhumun ateşini Kendimi o evin bahçesinde bulamıyorum Koyun oğlu koyun olmuş asaleti kesiliyor Aşkın boynu eğilmiş sadakati can veriyor Beyazgül’ler oluk oluk kızılca kan akıyor Ne zaman o yoldan geçsem içim gidiyor Anılar diz boyu deyip Ankara’yı terk ettim Hatıralar peşimden hınzır misali koşuyor Memleketim ahh senden nasıl gideyim Nasıl bırakırım , samandağı’n denizini Hele buz gibi berrak harbiye şelalelerini Sensiz güneşin şavkı, kar’dan daha soğuk Vurur iliklerimin en uç noktasına yokluğun Ne vakit bu yolla’rdan geç’sem sen varsın Şakağımın ortasına, saplanır mermilerin Ulu ortada uzanıp yalnızlığımı dinlerim Bir kurşun daha sık senden ölmek isterim Vasiyetimi yazıp da, hakim beye yollarım Okunsun fermanı gönlümün ebedi dileği Mutluluğun müebbetini yüreğine isterim Turgay Parlakyıldız |