GÜLÜŞLERİNİ ÖZLEDİM
Sen orada gülümse,
Ben buradan öperim gülüşlerini demiştim. Hangi pencerenin kenarında, Hangi koltukta oturduğunu hissederdim. Sırtında hep kırmızı bir şalla düşünürdüm seni, Mevsim fark edermiydi sanıyorsun, Sen ya Eylül dün, Yada Nisan. Ben seni mevsimsiz sevmiştim. Yağmur derlerdi o derdim, Bulut derlerdi o derdim. Her şeyde vardın, İçimdeki en küçük hücrelerimde, Çiçeklerde, Güllerde menekşelerde, En çok gelincikler de. Bir yudum suya verilen nefes de, Sıcak aşıma doğradığım ekmekte. Bak işte en sevdiğim Eylülde geçip gidiyor, Rüzgarı eksik olmuyor Eylülün, Savurup duruyor saçlarını savurduğun gibi. Bense gözlerinin denizinde, Acemi aşık gibi boğuluyorum. Ve bir gülüşüne yeniliyorum çıkarsız. Tutmadığım elini, Tutamadığım avuç içlerinden öpüyorum her gece. Her gece gönül hanemde yorgun ayaklarını yıkıyorum, Üşümüyesin diye düşlerimde sarılıyorum sana. Ve ben her Eylülde yeni baştan, Hiç tanımamış gibi tanışıyorum seninle. Ve ben her Eylül yeni baştan aşık oluyorum sana. Gözlerine renkler koyuyorum hangisi yakışır diye, Burnuna hızma kulaklarına küpe takıyorum. Dağınık seviyorum seni, Saçlarının dağılmasını, Eteklerinin uçuşmasını, Ayak bileğindeki nazarlıklı halhalı seviyorum. Ne çok uzak düştük bir birimizden, Gözden uzak olduk biliyorsun, Sana sitemim yok, Kadere de isyankar değilim. Ama gülüşlerini özledim Kaç şiire gülüşlerinden alabilirdim bilsem, Bilsen yüreğime çöreklenen hazanı, Artık kalemi tutacak gücüm yok, İçimdeki fırtınan koptu kopuyor. Şimdi bir başıma yalnız, Kapıda sonbahar, Açık bir pencere, Rüzgarda savrulan perdeler, Geleceksen, Seveceksen geç kalma olur mu. Çünkü yarın yok, Güneş doğacak lakin, Ancak bu aşk da yarın yok.____Cengiz Yılmaz/18/09/2015 |