PERÇİNLİ SEVDA (*)Gözleri gözümde takılı kaldı Hasreti kalbimde çakılı kaldı Atamadım ben gül yüzlü yarimi Kınası gönlümde yakılı kaldı Her nereye baksam gül yüzlü bebek Sanki düş hızıyla uçan kelebek Işıl ışıl gözler nurdan bir melek Gönlüm gece düşler yatılı kaldı Göremem soramam nedir hal hatır Onu bana tek- bir düşler anlatır Gövel ördek yüzen kuşlar anlatır Kurumaz gül suyu kokulu kaldı Penceremde yağmur inceden ince Perdelerde tül mü gül gelir önce Yüreğimde hamur un külden ince Mayası tuz hasret ekili kaldı Yoktur aşkına yer-yüzünde örnek Saçının telleri gül öbek öbek Çekerim hasreti ölünceye dek Kurudu dereler çakılı kaldı Ak güvercin bulut göklere ağdı Gözüm ıslak gönlüm ateşler sağdı Görmez mi nazlı yar yoluna yağdı Boynum sicim sicim bükülü kaldı Gözleri derin in bulunmaz dibi Dışım boran tipi içim yaz gibi Yaylasında esen hep ilkyaz yeli Göçtüm yolda yüküm dökülü kaldı Nadide bir çiçek daldır bilinmez Acısıyla tatlı baldır yenilmez İnce ipek kumaş şaldır giyilmez Göğsümde gülleri sokulu kaldı İçim derin oyuk dipsiz uçurum Aşkı yakar beni onsuz üşürüm Çekilmez ayrılık sonsuza göçüm Taşımda hasreti dikili kaldı Aktaş uçtu inmek bilmez ki yere Eridi yüreği delindi yara O’ndan başka kimse olamaz çare Dikilmez bu yara sökülü kaldı... Şaban AKTAŞ 05.03.2004 (*)Her hakkı mahfuzdur. |
Dışım boran tipi içim yaz gibi
Yaylasında esen hep ilkyaz yeli
Göçtüm yolda yüküm dökülü kaldı
Dibi
gibi
yeli
İçim derin oyuk dipsiz uçurum
Aşkı yakar beni onsuz üşürüm
Çekilmez ayrılık sonsuza göçüm
Taşımda hasreti dikili kaldı
uçurum
üşürüm
göçüm
Sayğılar, sevgiler..