gül-i hândanım
Gül-i handânım,
lâhza be lâhza efgan-ı feryat-ı figan için de ağlagıl zâr’ım. Dide-i katre katre sirişklerimden dökülen elmasım, pırlantam, zümrütüm, incim… Def-i gâmım, mirat-ı viran olmuş def’im. Reh’am, rehnûmam. Rûh-ı meftûnum, rûh-ı şer’im, rûh-ı hayr-ım, revacım, reynak-ım. Rih-ı rıhlet-i meftûn-u Deryam. Tac-ı ser’im Berna’m. Gönül ülkemin nur-u Sultan-ı yaşam kaynağım, nefes alma sebebim. İzmir’im, Mersin’im iki şehir arasında ki bin kilometre de, senin uğruna attığım adımım. Ömrüm, varlığım, ruhum, hayatım. Hayatım erisin, bitsin, kül olsun. Şayet senin uğrundaysa bu ölüm. Ebedi istirahate intikâl ederken, senin avuçlarından azrailin kollarına kanatlanmaktır son arzum. (TÜRKÇE MEÂLİ) Gülen, açılmış, taze gonca gülüm, an be ıztırapla, haykırıp, bağırıp çağırmalarım. Feryat figan için de ağlamalarım. Gözümden damla damla süzülen göz yaşlarım, dökülen elmasım, pırlantam, zümrütüm, incim. Gamımı def eden, gideren, dağıtan, yıkılmış harap olmuş gönül aynamın def edicisi. Kurtuluşum, yol gösterenim, kılavuzum, aşk yolum, kötülük yolum, iyilik yolum, değerlim, kıymetlim, parlaklığım, tazeliğim, güzelliğim, süsüm. Yel gibi rüzgâr gibi aşılması güç olan aşk denizinde başımın tacısın Berna’m. Gönül ülkemin ışıklı Sultanı yaşam kaynağım, nefes alma sebebim. İzmir’im, Mersin’im iki şehir arasında ki bin kilometre de, senin uğruna attığım adımım. Ömrüm, varlığım, ruhum, hayatım. Hayatım erisin, bitsin, kül olsun. Şayet senin uğrundaysa bu ölüm. Ebedi istirahate intikâl ederken, senin avuçlarından azrailin kollarına kanatlanmaktır son arzum. |