YOKSA BÜYÜDÜN MÜ.?Evet artık bakkal önlerinden gazoz kapağı toplamıyorsun Sakız kağıtlarını pencere pervazlarından atmıyorsun diğer arkadaşının sakız kağıtlarının üstüne…? Hatırla ne kadar uzun zaman geçti misket görmeyeli ve başaltı vurmayalı, En son ne zaman çizdin çamura çiviyle, çizgi oyununda. Dar boğaz yapmayalı ne kadar oldu…? Seni sen yapan bu oyunları ne çabuk çıkardın yaşamından…? Hatırla kırtasiyeden elli santim kestirdiğin (Boru) tüf tüfü. Eski okul defterinden özenle yaptığın külahları ve canla başla düşmana karşı savunduğun evinin bahçesini. Yaşadığın mahallenin mevsimiydi bu oyunlar. Hepsinin kendine has iklimleriydi bu ılık, ılık esen. Yağlı kayış fırtınalar kopartırdı tatlı çığlıklar yankılanırdı o sokak arasında. Saklanbaç sonbaharıydı mahallenin akşam oynanırdı çünkü yorgun olurdu vücutlar sonbaharın yaprak döktüğü gibi dökerdi bedenlerden enerjiyi gün boyu oynanan oyunlar. Kukalı saklanbaç yazı karşılardı. Kıpır, kıpır olmazsan vurulurdun ebe tarafından. Yoksa içindeki mahallenin haylaz çocuğu çığlıklar atmıyor mu artık dışarıda mahalle de, büyüdüğün o sokakta. Bu soruya yanıtın evetse; Sen büyümüşsün... Rica etsem bakar mısın içer de unutmuş olabileceğin o çocuğa. Ve ona oyuncaklarla, oyunlarla vakit geçirmek istiyor mu diye sorar mısın…? |