KÜHEYLANLAR ÜSTÜNDE
KÜHEYLANLAR ÜSTÜNDE
Tarihin vadisinde yankılanır bir türkü, Ezgideki gür seda anlatır bize Türk’ü. Gönlümün aynasından geçmişe bakıyorum, Dolunay zirvelere hilalle akıyorum. Güneşin ardı sıra bir mübarek akış bu, Yesevi nefeslerle tırmanılan yokuş bu. Tarih sayfalarında parıldarken kutlu iz, Yedi iklim, üç kıta ummanlaşır kaç deniz. Dirlik düzen içinde ilahi sevdalarla, Nakış nakış örülü en içten dualarla… Binip sevda atına Hakk adını yaymışlar, Alperenlik ruhunu hayat tarzı saymışlar. Cihad adlı libası ten üstüne giyerek, Önce nefsi yenmişler, yiğitlik bu diyerek. Küheylanlar üstünde Alperenler rüyası, Tercih, nefsiyle cihad, sonra iki dünyası. Süzerek güneşteki solmayan yedi rengi, Kuşatmış insanlığı öpülürken üzengi. İlahi fermandaki düstur gönle kazılmış, Zaferler sıra sıra Türk adıyla yazılmış. Hikmet eli değende toprağa, kara taşa, Yön verir yarınlara, bereket katar aşa. Hasret yüklü kilimde Türklüğün nakışı var, Muhteşem bir mazinin, atiye akışı var… Suyun üstünde hayat, hayatın içinde su, Ebru, çini ve hatla pusmuş gönülde pusu. Türk demek töre demek, töreye uyan demek, Hakk’ın kılıcı olup, adını yayan demek. Alpaslanla erilen kutlu zafer müjdesi, Anadolu ufkunda yükselmiş ezan sesi. Segâh besteler ile susturunca çanları, Yazılmış birer birer yiğitlik destanları. Altı asır, üç kıta bezenmiş zaferlerle, Hep ummana akmışız en şanlı neferlerle. Billur makamlar sinmiş, huzur içmiş uykular, Gül kokulu meltemle tükenmiş tüm korkular. Devleti ebed müddet yeşerirken bağında, Kılıçaslan el almış Mevlana otağında. Haç dalgası önünde bir dağ gibi durulmuş, Âleme adaletle yeni nizam kurulmuş. “Önce insanı yaşat!” düstur olmuş dillerde, Osman Bey’in rüyası yayılmış menzillerde. Domaniç yaylasından yeşermiş çınar dalı, Gövde fetihe uzar, kökleriyse Asyalı… Günbeyli’yi mest eder göklerdeki gülüşler, Erildikçe maksuda gerçeğe döner düşler. Gönlümün aynasından geçmişe bakıyorum… Mahmut TOPBAŞLI |