VER KINALI ELLERIMI
Biz küçükken bayramların ,
ayrı bir tadı neşesi vardı her bayramdam üç gün önce telaş sarardı tatlı tatlı. Babama yalvarırıdık kına al bize unutma ha diye , oda bazen unuturdu annem de arefe gecesi ellerimize kınayı biz uyurken yakardı, Sabah uyandığımızda ellerimizi kınalı görünce öyle mutlu olurduk ki. hele de, kınanın kokusu bambaşkaydı. Sonra bayram namazi sonrasi gelenler gidenler, sayısız ayakkabıları dizmekle bitiremezdik, kapıya bayramlasmaya gelen çocuklara kağıtsız şeker ikram edilir , eve gelen komşulara en iyisi ikram edilirdi. Hep bir arada bayramlar ne güzeldi samimiydi, Mutlulukları alıp götürecekse eğer hiç değişmeseydi zaman ! hani bir büyüğümüzü , ziyarete gitmeye üşeniyoruzya! büyüklerin ellerinden öpüp , onları sonbaharlarında sevindirip küçüklerin gözlerinden öpüp bayram sevgisini aşılayamıyoruzya ! hani toplu mesajla işi kolayından hallediyoruzya ! tıkla telefona bayramlaşsın senin yerine sevdiklerinle, üstelikte kendi duygularımızlada değil ! duyguların bile hazırına konduk.... Keşke biz yine aynı tabakta yeseydik yemeğimizi, yeni elbiseler için ayakkkabılar için yine bayramları bekleseydik. Şimdi ellerimizde kınayla uyanmıyoruz, o mutluluğu elimizden büyümekle kaçırdık. Büyümek ne ağır bedeller ödemekmiş meğerse hayat ! biz bazen kınalı ellerimizi özlüyoruz, bilmem ki sana haksızlık mı ediyorum hayat ? ama bazen de der oldum ki , al ellerimden telefonu, ver o kınalı ellerimi !. Nuran KARACA10:47 19.07.2015 |