'' ROJ... ''
Güneş’in şehri.
Edremit’e karşı dümen kıracam umutlarına. Sana bulutları sürükleyecem Baharını yaşamak için. Kalenin zincirlerine asılı kalmış kıyıların. Hiç çekiç vuramamış raylarına Acemi makinist. Mavi mavi sularının üzerini çizememiş Gemiler, Vapurlar… Dokunamamış sana Hiçbir aydın, hiçbir sanatçı. Hiçbir düşman Yar diyememiş sana Sokulamamış sıcaklığına. Dövememiş dağlarını rüzgârlar özgürce. Sırtlamışsın bin yıllık ölümleri. Çağdaş korkulara yenilmemişsin Zaman zaman mağlup olsanda… Çok güreş tutmuş yüreğin Yaşamak belası adına. Dağlarında kanatlanır zaman. Her yanın uçurum Vermezsin kimseye aman… Ey özgürlüklerin şehri! Çok borçlanmışsın hayata Yiğit olmak için. Neresinden tutayım Sende ki kara toprağın Saksılarında bitki olmak için? Merhametin sonsuz Neresinden tutayım? Süngümün ucuna takıp Yüreğinden vuramadığım şu hayatın… Bahar gelmiş dağlarına. Hasret, toprak kadar karadır sende. Dumanlar firar eder bacalarından Maviliklere doğru… Gözyaşının rengi yoktur Sergüzeşt düşüncelerinde. Bir yanın Türk, bir yanın Kürt. Çıkan ilk ekmek kadar sıcaksın Kardeşliğin arifesinde. Bir Ermeni çayı kadar demlisin Sımsıcak muhabbetinde nisan’ın. Kalmadı düşman, kalmadı kan. Her şey anadan üryan Vaftiz edilmiş baharın eteğinde. Sen ki, Kavgamın en kopulmaz yeri. Damlalar kavuşunca kıyısına Ovasının ıslaklığında yol aldığım. Saatler bütün zamanları vurduğunda Kilisesinde, camisinde Her bir Tanrı’ya taptığım… can |