Eskimiş hatıralar...
Sen gideli dolaşıyorum yine
adı bilinmeyen sokaklarda ... Duvarlarına gölgen düşüyor, toprağında ayak izlerin var dar virajlarda... Güneş de aynı tür doğuyor Yağmur da aynı yağıyor arabir gök de aynı sesle gürledi Rüzgar yine hazin bir şekilde titretiyor bedenimi doğanın çocuklarından farklı sevdiğim-Rüzgar! kokunu getiriyor arada burnuma ... Binalar arasında sıkışıp kalmış boş daire. uğruyorum bazen, her köşesinde eskimişlik olan odasına eski masanın üstündeki yırtılmış kağıtlar rengi yıpranmış duvarındaki eski resimler senin geçmişine götürüyor beni. Evden çıkmadan son yaktığın sigaranın kökü kalıyor halen, eski sararmış kül tablasında dağınık yatağın ve baş ucundaki bir bardak su seni andırır sararmış şeffaflığında... Terasda yuva kurmuş barış kuşları her yıl yavru üretiyor yumartalarından kanat çırpıp uçmayı ilk bu evde öğreniyor uçuk çatının kararmış demir parmaklıklarından. Her hafta uğruyorum böylece Seni bende yaşatan anılarına ... Aysel Abdullazade ... 01.07.2015 |