Kirpiklerinden Öperim
Sen şimdi uyuyorsun ya; kıvrılmış kirpiğinden öperim.
Üşümüş saçlarından öperim. Nereye koyacağını bilmediğin için alelade geçiştirdiğin ellerinden,avuç içlerinden öperim. Üzerine giydiğin kıyafetin teninle temas eden tersinden öperim. Susamış,su bekleyen seslendiğinde duyulmayan dudaklarının kenarından öperim. Başucunda durup sana bakan eşyanı,gözünü açar açmaz göreceğin dünyanı öperim. İçini öperim. Sesini öperim. Ayak parmağından, aldığın nefesten öperim. Ben aşk’ın ilk heyecanını sevginin kalıcılığını güvenin değerini kalp ritimlerinin önemini sahiplenmenin güzelliğini ellerinin içindeki ellerimin terlemesini karşılıklı çay içmenin sanki dünyanın en güzel yerinde en güzel anı yaşıyormuş gibi hissettirmesini bir isimin yüzümde oluşturduğu gülümse gitsin diye gökyüzüne baktığımda daha fazla gülmeme neden olmasını basite indirgenen küçük masum duyguların bütün bedenimi ruhumu etkilediğini seninle öğrendim.. Sadece seninle. Yağmuru sadece seviyordum taa ki saçlarından damlayan o yağmur damlalarını gördüğümde elimi tutuyor olduğun ana kadar. O an dan sonra yağmura da hayran kaldım. Nasıl da güzel ıslatıyor dedim içimden sonra da ne saçma düşünüyo bu çocuk deyip gülme diye sadece güldüm. her güldüğümde seninle ilgili kafamda kurar sen se her seferinde ‘Ne oldu?’ diye sorardın . Hiç dediğimde kızmakla gülmek arası bi ifadeye bürünürdü yüzün. Susuyorsun derdin sürekli konuşmuyorsun. Oysaki ben konuşmayı seven biriyim, senin yanında geçersiz bi özellik oluyor bu. Çünkü oturup seni izlemek daha cazip geliyor. Sanki bütün gün hayatın yoruculuğu detayları her yandan gelen sesler susmayan insanlar herşey senin yanındayken bitiyor herkes susuyor sanki akşam olmuş çok yorulmuşumda uzanmışım yatağa tavan apaçık gökyüzü onu izliyorum . Yüzünün her bir kıvrımını mimiklerini konuşurken gözlerini kaçırmanı gülünce yere bakıp kafanı kaldırdığında gülmemeye çabalamanı hepsini izleyip kafamda bin bir türlü eleştiriyorum benzetmeler yapıyorum,sonra akşam olup kafamı yastığa koyduğumda başucumdaki perdeyi açıp gökyüzündeki yıldızlara bakıyorum o gün bana nasıl baktıysan beliriyorsun işte orada . İnanmıyor kimse bana ama ben hergün böyle uyuyakalıyorum. Çok kızarsın bana sinirlenirsin bağırırsın çağırırsın belki. Bu durumuda da insan en çok sevdiğine kızar diyerek açıklığa kavuşturalım. Çünkü ne kadar kızgın olursan ol göz göze geldiğimizde gözlerini kaçırdığın gibi kaçıramıyorsun gülüşünü. Çünkü ben bunu sevdim. Ben senden önce sevmediğim ne varsa senden sonra hepsini sevdim. Ben senin kötü huylarını bile sevdim. Umursamazlığını sevdim kızmanı sevdim ayrılışlarını bile sevdim.. Sana kızdım yazdım yüzümü güldürdün yazdım bazen ağlayarak kalem ellerimde titrerken bazen gülmekten kelimeleri birbirine karıştırarak. Bana yaşattığın her duyguyu sevdim. Yokluğundan daha güzel hepsi çünkü. Ben sana yazamadıklarımı hep böyle oturdum sayfalara yazdım. Eğer birgün çekip gidersem kalbim sana emanet. İlk aşkım ilk heyecanım ilk kıyamadığım. Zengin şiirlerim yoktur benim, yazamam sana altın uçlu kalemle. Fakirdir şiirlerim, bir cebi delik. Üstü başı yırtıktır sözlerimin. Ama temizdir dizelerim, ama sıcaktır sana yüreğim. Ve bu hayatı seviyorum senle, sakın hiç bir yere gitme.. Sana gelince.. Sen, tek bir cümleye sığdırılamayacak kadar büyük duygularımın sahibi, bir cümleyle ifade edilemeyecek kadar kadar özel birisin. Sen insanın kendinden bile önce sevebileceği biri. Sen iyiki varsın... Bir gülüşün yetecek inan, şu üzgün hallerim yok mu gülüşün geldikçe aklıma geçecek gibi. Ellerim ile saklayamadığım zamanlar dert olur o gülüşünü başkası görüyor diye. Bana olmayan o gülüşün çökertecek içimi. Hiçbir sevinç aydınlığı onu silemiyor. Şu ellerim ellerinde güzel bırak öyle kalsınlar. Kaç kere yazdım seni kim bilir kaç satır harcadım şu gülüşüne Uykuya niyetlenip kafamı yastığa koyduğumda sen geliyorsun zihnimin tam ortasına. Sana bakıyorum, sen de bana. Pencereden de öyle bir ışık vurur ki odama, hiç sorma. Sonra, sonra uyumaya çalışırken sen hep gözlerimden öptün, kapayamadım da… Senin varlığın gözlerimden oluk oluk akıyor |