Hâyal-i Aşk . . .
on iki ocak iki bin sekiz
saat sıfır iki elli sekiz toparlanma vaktimdi , yürekli bavulumla hazırdım dönmeye , hiç gitmediğim yerlerden... ßilmediğim kent topraklarından.. İstanbul tebeşirini yaklaştır , tahta ßurada en son yaprakda düştü dalından.. dersine tutuklanan talebe gibi çık tahtaya sana , senin olana dalgınlığımı deşifre et.. ey şehr-i istanbul gözlüm nerelere ßakıpda ßoğdun gözlerini.. ßeklenmez hiç gelmeyecek olan Yalnızlar Durağında ßeklemedim , andım... sandım... Sırların İçine Sıradışı Yaptım.. ßilmedi kimseler ocaklara gömdüm tüm yaz mavilerimi.. okyanus ufkumdan mavileri kaldırıp yerine , ßatan güneşleri diktim.. Korkarım Yüzüne ßakmaya , Göz ßebeklerinde ki gerçekleri Görmekten Korkarım ßu Gerçekleri Sadece ßen mi Farkediyorum Herkes Kör mü Oldu Açık Yürekliliklere , Açık Yüreklere.. Duygularını İstemiyorum , Onları Al Artık ßenden.. Saklayamıyor Dilim Daha Fazla hayal-i Aşk.. zamana Saldım seni elbet ßir Kıyıya vurur gizli sen’im.. Murat KARABACAK |