Diyar-ı HarputŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Harput
DİYAR-I HARPUT
Dedem derdi ki oğul; HARPUT eski kaledir. Taşı topraktan fazla, aslında yek paredir. Kat kat olmuş kayalar, her katı ayrı çağdır, Bir mihraptır kurulmuş. Dağ üstünde bir dağdır. Güneşten evvel doğar minare alem alem; Tarihe ilk besmele; çekmiş kudretli kalem.. Mayası sütten hasıl, tarihe derc olmuştur. Bin kavim bu kalede acep; nice olmuştur... ’Beyzade’ler medfundur, dönersin türbe türbe Haşa! ayandır ona, geri dönmez bir tövbe, ’Arap Baba’ cam türbe, besmeleyle girersin; Ayrılırsın gövdenden, başın alıp dönersin Tarih kaplar kimliğin, meğer ademoğlusun...... İlk görüşte sanırsın, doğuştan HARPUTLUSUN.. Sekiz köşe şapkalı; selam alır derinden, ’Buzluk’ taki Temmuzun; farkı yok zemheriden Su başı duman olmuş; çökmüş Mastar dağına. Dirilir ’Hazar Baba’.Yaslanır şakağına Sert eser ’Kaya Başı’. Koca çınar el sallar. Kuşak bağlar gardaşı. Gelin giderken ağlar... Sarı yün didilerek, başlar; bizim tamzara.. Diz vurur halay başı, gakkoş atar nağara. Elips döner çıralar,şamdanda yana yana Seda kalır kubbede; nikah kıyar Vatana Göllü bağın bülbülü şimdi bir şiir oldu. Hey gidi hey payitaht ’Eski bir şehir’ oldu. HARPUT göbek adım.. Kimlikte Anadoluyum Hüviyetim ay-yıldız, ben de bir HARPUTLUYUM. İlhami Bulut |