Yamadık Dokuzu S/Onuncu YüzeŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Bu şiirin hikayesi:
Özel diyemeyeceğim genel uğraşlarımın arasında Kayseri yakınlarında eski ismiyle KANİŞ yeni adıyla KÜLTEPE höyüğünde çıkarılan M.Ö. 1975-1723 yıllarına ait Asur Ticaret Kolonilerinden kalma 25.000 adet kil tabletten çözümleri yapılanları incelemek ve bunlardan ilçem Andırın’da halen kullanılmakta olan yer isimleri varsa onları tespit etmek ve böylece Andırın tarihine farklı bir ışık tutmak gelmektedir. Bunu yapabilmek için yani sağlıklı mukayese yapabilmek için günümüzde halk dilinde ve kayda geçirilen belgelerde Andırın’da mevcut yer isimlerini tespit etmek gerekli idi. Bu bağlamda tespit ettiğim ve kitaplığıma dahil ettiğim kaynaklar şunlardır. 1. Amasyalı Strabon’un 2050 sene önce yazdığı GEOGRAPHIKA isimli kitabı 2. 1526-1565 ve 1580 yıllarına ait Maraş Tapu kayıtları (Tapu Tahrir Defterleri) 3. Bölgenin 1/25.000 ölçekli haritaları. 4. Kültepe kazıları ve kil tabletleri hakkında yayımlanan her türlü kitap. Kitaplığımda bunlardan tam 11 tane var şu anda. Bu höyükte çıkan kil tabletlerde genelde tüccarların ticaretlerine dair kayıtlar ile zamanın yöneticilerinin ferman, mektup vd yazıları var. Bugüne kadar tespit ettiğim iki adet yer ismi var. Bunlardan birisi Halbur, bir diğeri şu anda bende saklı. Çünkü burada bir antik kentten bahsediliyor. Yerin güvenliği açısından yazmamın doğru olmadığı kanaatindeyim. Aksi takdirde burasını kaçak defineciler KENTSEL DÖNÜŞÜME TABİ TUTARLAR. Söz konusu antik kente gidip inceleme yapmaya karar verdim ve bu amaçla yollardayım şu anda. Bana Andırın yollarının yazdırdığı çalışmamdır bu. Beni tanıyanlar bilirler. Ben yılların değil yolların şairiyim. İstanbul – Andırın Yolu Hakkı 24 Mayıs 2014 saat: 03.45
Olsak ta âlemde Leylasız mecnun
Kavrula kavrula çöllerden geldik Bağışlamaz akrep çilesiz bir gün Devrile devrile yıllardan geldik Dost yolunda yana yana kül verip Gönül sarayında kine yol verip Aktık boz bulanık güne yıl verip Yoğrula yoğrula göllerden geldik Dane gibi değirmende ezildik Bazen güldük lakin çokça üzüldük Esti garbi yeli sırdan çözüldük Savrula savrula yellerden geldik Enbiya, evliya, kırklar aşkına Kayıtsız kalmadık halden düşküne Çok kolay olmadı gönül köşküne Çevrile çevrile sellerden geldik Çıkılmaz sefere topalla, körle Varlığın yokluğu silinmez kürle Doydu can evimiz işveyle, kurla Cevrile cevrile güllerden geldik Kimi Ali dedi saçılmış öze Kimi deli dedi açılmış göze Yamadık dokuzu s/onuncu yüze Sivrile sivrile hallerden geldik Umudu misafir eylerken canda Yıldızlar yardımcı oldular yönde Delibal’ım iki kapılı handa Kıvrıla kıvrıla yollardan geldik Celil ÇINKIR – DELİBAL |