YAĞMUR VE ŞAİR
Ey beyaz benekli mavi atlas!
Ay parlasın, yıldız yansın, Giy gümüşi elbiseni geceden Üzerinde yakamozlar parlasın. Şair sorar, gönlü yorgun adama; “Gurbet midir ayrılığa tek neden?” Uzaklardan, uzak karlı dağlardan, Uzun saçlı yağmur yüklü bulutlar. Çarpıştıkça yağmur yağar Ve şimşek toprağı kırbaçlar durur Ardı sıra homurdanır gökyüzü Şair sorar durgun ruhlu adama; “ Unuttun mu sevmeyi sen, gerçekten? ” Adam siner, yağmur diner, yığılır. Gökyüzü esmerleşir buhar çıkarken tenden Son damla da damladı toprağına sessizce Bir ses çıkar ölüm görmüş bedenden Şair sorar vurgun ruhlu adama; “Unuttun mu sevdiğini gerçekten?” Hasretinden alev saçar yürekler Ağaçlar yeşillenir, sık yapraklı ağaçlar, Ormana döner dağlar. Yağmur kesilir, toprak kurur, Doru atlar birden koşu tutturur, Dağa doğru, göğe doğru,bineksiz… Adam ağlar, Şair ağlar, Dağ ağlar İbrahim COŞAR |