HASRET SÖZLERiM...
. . .Bir parça ekmek ugruna terk ettik : Baba ocaklarımızı ama hiç bir zaman unutmadık yaşadıgımız gerçekleri ,nere gittiysek gölgemiz misali taşıdık anılarımızı iyisiyle kötüsüyle sade saf temiz yüreklerimizde .
* * * . . .3 günde olsa yollar, aylarda sürse sılayı rahim dedik döndük ana vatanımıza; Hasretimizi kabirlerimize ziyaretlerimizle,büyüğümüze ,küçüğümüze sayğı ve sevgilerimizle bir nebzede olsa gidermeye çalıştık . * * * . . . Gel görki bu hasret bitmiyor, elin vatanı gurbetciye vatan olmuyor bir hayel kurmaya kalksan ne Atamyum’u nede Parisin Eyfel kulesini hayeline dahil edebiliyorsun ,dönüp dolaşıp ; Sultan Ahmedi,Kız Kulesini,Alaattin tepesini,Mevlana türbesini,Erciyesi ,Peri bacalarını,Egenin,Akdenizin,Karadenizin sahillerini, yöre yöre salı pazarlarını cuma pazarlarını,Afyonun kalesini Emirdağlarını,Zirvedeki dedelerin Emir dede’sini, Anadolumun yaprak yaprak cesi bağlarını, Ata yurdumun dört bir köşesini dört bir mevsimi ile resmediyorsun beyin röntgeninde. * * * . . .Bu hasret gurbete çıkmayınca hasıl olmuyor her nedense ... Bazen derlerki doğdugun yere degil doydugun yere bakacaksın,nacizhane bu Yaban Gülü’de diyorki ; ‘’Sen nere bakarsan bak hasret hep aynı yöne bakıyor’’. * * * . . .Rızkımız; Kardeşi ,bacıyı ,anayı ,babayı,evladı, sevgiliyi yüklüyor sırtına ,atıyor kilometrelerce uzaklara ,ömür ne kadar sayılı olursa olsun her birimiz ihtiyacımızın peşine düşüp muhannetin kapısı zordur deyip gecemizi gündüzümüze katıyor iaşemizi temin için atıyoruz kendimizi yabanın dikenli yollarına. * * * . . .Gurbetin kendine göre getirileri oldugu kadar sıladan uzak oluşunda ona göre götürüleri oluyor. . . .Her birimiz açıp albümlerimize baktığımızda bir ah çekiyoruz ;bazen bu ahlar kendimiz için bazen bir yakın bir tanıdık için oluyor .Vaybeler mırıldanıyoruz içtten içe… Öyle zamanlar oluyor dilimiz susuyor gözlerimiz konuşuyor ,yanaklarımızda ılık ılık domurcuklar şebnemleşiyor hüznümüzü taşıyamıyor göz bebeklerimiz hemen ardından diyoruzki ; Ağla ‘’Ağlamak iyidir boşalırsın,kalbin yumşar’’ * * * . . .Boşalmak geçmişi geri döndürmüyor, eskaza geçmiş sana dönsede o gün kadar tatlı yaşayamazsın çünkü o yaşananlar bir ilkti ve herzaman ilkler talı olur. Alışılmışlardan ilk aldığın tadı alamazsın. * * * . . .Çıkıp caddelere sorsan önüne gelene ; ne zengin mutlu ne fakir,bir şükürsüzlük hakim gönüllerde... Baksan yeni evlenen çiftlere geçen yıl düğünlerindeki neşeyi göremezsin sahte gülüşlerde... El,ele tutuşup saatlerce bitmeyen sohbetin yerini asker komutan ilişkisi almış…Kumrular artık Azrail’den haber bekler ihtiyarın halini almış bir yorgunluk içindeler. . . .İnsanlar insanları menfaatları uğruna satıp geçiyorlar ; Öyle bir zamandayızki sevgiler rafa kalktı , hiç bir merdiven ulaşamıyor raftaki sevgilere çünkü merdivenlerde menfaatçi. * * * . . . Gülmeler ne kadar sahteyse ağlamalarda bir okadar sahte... Doğruluk kâr etmiyor, çünkü yalancının zavırı alkış alıyor, güvenmek zor artık bahçedeki kuru zemin bile kayıyor, öyle yüzler varki karşında maşaallah derken arkandan kuyunu kazıyor. |