BİR GECE (DİVANYOLU)
İstanbul’da
divanyolu yokuşunda bir adam küçük suratlı ufak tefek yüzü gün eskisi. bakırdan süsler yapar, satar. ellerinde çekiç ezikleri... ...................vurur,vurur... doğulu bir sevdayla geldiğinde kimbilir kaç yaşındadır yüreği kanar mı? hâlâ... divanyolu yokuşunda bir adam cüsseli iri yarı ak pak topalak yüzlü yemekler yapar doyurur her gün insanları... sanki doğuştan Mengenli iki yakası kavuşmaz ramazan akşamlarında.. divanyolu yokuşunda bir kadın küçük bir çocukla gece yarısı çocuk en derin düşlerinde ana sıcağının kocasının kolu kırık kadının tüm sevdası geleceğinde hak etmek için çırpınıp durur mu ? hâlâ... gözlerinin feri yitmiş bir sarı çiçek aşka dair söylemiş son sözlerini çınaraltı’nı geziyor. çorlulu’da nargile soluyor yaşanmış zamanına takılıp kalıyor eli ayağı bozguna uğramış günün birinde sevdasını alıp gitmiş bir faili meçhul cenaze törenlerindeki o sınırsız kalabalıklar suça bulanmış gülüş gibi içinde mi saklıdır?hâlâ... divanyolu yokuşunda çalgıcılar "lâle devri çocukları"nı çalıyorlar ritimleri muhteşem hayatları üzgün ufukları grevlere dayalı bu kentte yollardan ses gelir mi? hâlâ... zaman anaların, babaların gençlerin, çocukların bağrına döküyor acıyı usumuzda gelinciklerin yenileri yetişir mi sabaha?... 28/EYLÜL/2007 Dilruba Nuray ERENLER |
selam ve saygılar.