Yoksun
Ömrü aşk hayatımda
"umurum" olanlar neden hep umursuz kaldı bana? Neden? Yahu......, bir kez olsun, bu kez olsun, farklı olsun, benim de kalıcı-sahici bir "umurum" olsun diye, hiç uslanmadım bak; yine sevginin bu zehrinden gönüllü aldım. Yandım! Heyhat, yandım! Bu arsız ve yorğun yüreğime yine ağır yük aldım. Ne çare yine de umursuz kaldım. Ben yandım ki, beter yandım... Oysa ki; ilk masumiyetimin naçar ve yoksul çıkmazlarından beri küçücük bir meyve için, asla kırmadım, İncitmedim hiç bir dalı. Yalan ve bencillikle ziyan etmedim ki ben ne elmayı ne narı ! Bundan dolayıdır sebep; hep ben kurtlar sofrasında, hep ben nişanğahlar aynasındayım.... Bölük pörçük hâyâl/in esintilenir, mum alevi gibi titrer ay’ın şavkında, bense suluyorum hep sonbaharda savrulan ölü çiçekleri kekremsi acı gözyaşlarımla. O yaşlar ki ömrümün her deminde, özlemimde hem yaz’ında hem kış’ında ayazında. Canan’ın edası ve işvesi bu bitmeyen senfoninin kırık sazındaki bir ara nağme gibi ben düşüyorum hep ah’u zar’a.. Notası silik, nakaratı bildik: 《Ahhhh, eyvah! Yinemi düştüm "nar"a?》 Ben yine kurtlar sofrasında! Ben yine nişanğahlar aynasında! Bak, yoksun! İşte yoksun! Yoksun işte yoksun!!! İnatçı gölgem gibi yürüyor yine aşk, pusuda. Kâh önümde, kâh ardımda.... Ne zor izdivaçmış be arkadaş? Bir türlü giremedik, giremedik biz kol-kola. Bir göz menzilindeki ufuk çizgisi gibi hedef tutmuşum hep "sevgi"yi. "İmkânsız" oklarıyla delik deşik olsada yüreğim, inadına yürüdüğümdendir. Kurtlar sofrasında nişanğâhlar aynasındayım. İşte sen yoksun! Sen yoksun! Sen "yok"sun ya......, ben bu yüzden "acı"nın hedef tahtasında puşt belirsizliğin nişanğâh aynasında uslanmaz sevdaların zulasındayım.... 09/10:10:2014 Saat:04:00/17:00. |