OOturmuş pencerede, gözlerinde yeşil orman gölgesi. Uykusu kaçık. Yüreğinin üstünde, eli. Çok olmuş, görmeyeli. Elinin üstünde yıldızlar, sabaha güneşte var. Gün gözyaşı kabul etmez. Sevdalar gece ağlar, ağlıyor zaten. Önünde düşüp ölmüş aşkın, akıllanmaz bu şaşkın! Kimlerin kimlere ağladığını, kimse bilmezmiş madem, varsın ağlasın. Balkondaki salıncakta çocuklar gibi, çocuktu bir zaman ya... Her oturuş eskisi gibi. Şeker; avcunda gizlediği, Niyetlenip de dillendiremediği. Neredeyse eriyecek, söyleyemecek. Baktığı pencereye ıhlamur kokusu sinmiş, hani o ahım şahım olmayan ıhlamur. Ama dost en alasından. Yine açmış çiçekleri, yine konuşuyor onunla. Melisa açmamış daha bu yıl. Belkide daha sonra açacak. Ihlamur melisayı, Melisa ıhlamuru kıskanacak. O yine gülümseyecek ikisine, Itıra da. Yaralı gibi duruyor, şimdi suya bakıyor. Devinim başlamış, martılarda zamana uymuş. Aşksız, sevdasız bir yaz mevsimi. Yine yer değiştirecek hayaller, ya da baktığı yere düşecek. Yaprakların tek düze hışırtısı, Sonra bir durgunluk, hışırtı bile yok. Sıcak bastı basacak. Burada gün doğarken, böyle şeyler hatırlanır. Daha güne çok var. Ama nasıl olsa hergün aynısı. Yolunu şaşırmış şiir, sözcüklerde öyle. Sabahın soluğundan yaratılmayı beklerken, yazılıyor erken erken. Güneş ışığıyla yıkansaydı iyiydi ya, razı kaderine. Komşular daha başka kentlerde. O yalnız başına kilitli şiirleri açıyor. Bu defa seher yeli esmeden, kilit açıldı. Gözleri halen pencerde. Ormanın gölgesi de orada. Hemen dağın ardında. Gözle görülecek kadar yakın, karanlıkta bile. Öyle kırmızı ki güller, göz alıyor. Yıllar yırı aradığı kızıllık. Nereye çevirse gözlerini, yine değiyorlar. Aynı bahçede yaşlanacaklar, aldanışlarla biten bir ömürde. Sanırım maviydi umut, yine de bekliyor o. 29 Nisan 2015 Saat 01.15 Güzelçamlı/Kuşadası Mehmet Fikret ÜNALAN |
eli.
Çok olmuş,
görmeyeli.
Elinin üstünde yıldızlar,
sabaha güneşte var.
Serbest de yakışıyor kaleminize, beğeni ile okudum şair arkadaşım.
Tebriklerimi , sevgi ve Saygılarımı bıraktım sayfanıza.