anlatayım mı kendimden
avutuluyorum taze tutsaklar ülkesinde
zindanlardan haz alır oldum yolları bitmeyen şehirlerde aylak adamım köşe başlarında üç taş peşinde yahut bir kahvehanede kendi köşemde eli bardak tutan biriyim bir baltaya sap olacak yaşta değilim gelmedim henüz bir koltuğa iki evlat sığdırabilecek çağa bal damlamaz ağzımdan nasihatle aram dinleyecek kadar sadece anlatayım mı biraz daha kendimden illa bu kadar tanışmak zorunda mıyız ben çaresizimdir çoğu zamanlar kendimi anlatma faslında fazla konuşurum ama anlatamam derdimi yahut isteyemem çare korkarım birazda aslında sustuğum zaman o eski duymuşluklarım birden hortlar susma sustukça sıra ... derken evet evet bana gelir sonra susarım... |