ESKİ SANDIKESKİ SANDIK Sevgi denen gizem, kalbimde; Senin sevme ihtimalini bulmayınca, Katlanıp, naftalinlenip, kaldırıldı Eski bir sandığa… O sevgi ki; çok ama çok üstündü, O sevgi ki, gözlerin tek büyüsüydü, O sevgi ki, kilometrelerce uzakta olsa, Şelale misali çağlardı. Sevilmeme ihtimali yok sanırdı, Böyle yüce, böyle içten bir sevgiyi, Kim ama kim görmez diye sızlanırdı, Karşılığının yok olduğunu nihayet anladı. Eski sandığa, kalbim süsleyip püsleyip sevgisini sakladı, Yıllar onu silemez diye ağlardı. O eski sandıkta, değer üstüne değer katar Anlamsız acılara yelken açardı. Bir gün bir adam çıkageldi, Gözlerinde gülücükler, Dillerinde anlamlı sözler, Eski sandık unutuldu. Ve o adam kalbimin sesi oldu, Sevgiyi, ama gerçeğini onda buldu, Yüzler güler, eller sevgiyi tutar oldu. Merakla eski sandığı buldu. Hani derler ya durdukça değerlenir antikalar, Eski sandığını açtı kalbim, nafile sadece modası geçmiş bir saltanattı. Devir Cumhuriyet, anlayış demokrasi Sevgimse sonsuz, eski sandık çürümeye terk edilip anlamsızlaştı... |
Ellerin kan içinde kalır ama dikenlerinn hesabını, gülden soramazsın
Kutlarım yüreğien saglık kalemin daim yüreğin sevği dolsun mutlu kal
Hüsamettün ünal Elbistan