ZAMAN TABELASI
Zaman,bilinmezliğiyle beni mecbur bırakıyor düşünmeye
Geçmişi,günümüzü,dünyanın ötesini,yıldızları sarsıyor ruhum Var olduğumuz anın yok olacağımıza delili nedir? Kim ki virane köşelerde sigara tüttürmenin tadına ulaştı Kim ki beyazların doruğunda kendini ruhunun varlığına adadı İşte o zaman varlık yokluğun olmadığını kanıtladı. Zaman bükülüyor,genişliyor,ilerliyor Yapmadığı tek şey geçmişe dönmek. Karanlık köylerin kuytu köşelerinde çıralar yanıyor da Öylece zaman kendini belirtiyor zamanının içinde. Kimler geldi kimler geçti biz bilemeyiz Esirgeyen Allah’ın esirgediğine ilişemeyiz. Zamanı anlatamıyorum Tutuklu kalmış nefesim boğazımda Ateşlenmeye hazır mermi gibi masum ve düşmanca. Ölümün yıldızları aydınlatacağını bilmektense Nedendir kara deliklerde dolanmamız? Dışlanmış bir veledin hissettiğini,burnundan sümüğü eksik olmayanlar anlar Ve bir hiçlik kapımızda,kirlettiğimiz anılarımızı paklar. Düşünüyorum bu geçen zamanın içinde zamanın kuvvetini Ve belli ki gösteriyor yıldırımlar zamanın karanlığında hiddetini. Atlayabildiğim kadar atlayarak anlatabilmeliyim,zaman dardır. Zaman zamandır. Tütsü kokularını içimde hissederek,göğsüme değdirerek Ve mecali kalmamış ateşe soğuktan kızarmış ellerimi eriştirerek Zamanın zamanını anımsıyorum Eski gazinoları,çalınan sazları,raksları ve raksçıları Elinde örgüsüyle gazinodaki ihtiyarları Ağzında dedikodusuyla bir yandan da mırıldayan ağızları Meyve suları içip de masalar arasında koşuşturan çocukları Eğlenceyi kaçırmamak için çocuklarının çişini şişelere yaptıran anaları Medeniyet,çağdaşlık sanarak karılarının dibinde gezinen adamları Dansözlerini,eğlencelerini,içki ve meze kokularını Ve daha niceleriyle halk gazinolarını Anımsıyorum. Veda edercesine bana göz kırpan asil zaman akarken yazmalıyım Daha yazma fırsatım olmaz diye yazmalıyım. Belleğimde savaşan bir iki eski fırtınayı daha kopartmalıyım. Zamanın ve aklımın elverdiğince hatırlıyorum Sokakları temizlemeye çalışan ağzı dumanlı çöpçü adamları Şanslarına çöpleri hiç eksik olmayan sokakları Camdan cama dedikodu edip de sokağa ses katan hanımları Kömür karası elleriyle gazete satmaya çalışan yavrucakları Kapı önündeki boş süt şişelerine dil daldıran minik hayvanları Yer yokmuş gibi çöpünü sokağa atanları Sofrasını beşinci,dördüncü veya bilmem kaçıncı kattan silkeleyen vicdansızları Ayaklarında yırtık yemenisiyle kaçak sigara satan evlatları Elindeki kırık naylon kabı beş kağıda okutmaya niyetli canları Tüp kuyruğunda çile çekip de sohbete mecbur kalanları Ekmek,şeker,yağ kuyruklarında sevdalanıp da nişanlananları Hatırlıyorum yokluğun içinde bolluğu tadan asıl insanları. Zaman bükülüyor kimsenin farketmesi gerekmese de Zaman uzaklaştırıyor,yakınlaştırdığı bilinmese de. İspanyol paçalarda zamanın tarzını yalamış delikanlılarla Saçlarını kabartan güzelim bir vaktin hanımlarıyla Veya sohbetine çadır kurulacak adamlarıyla Zaman bükülüyor kimsenin bilmesi gerekmese de. Ne benim anlatmaya gücüm yeterli,ne de zamanım bunları dinleyecek kadar kederli. Sadece öfke duyuyorum gün ışığımı sömüren karanlığa Beni bu tarafta ihtiyarlarıp da diğer tarafta genç kılan zamana Sadece öfke duyabiliyorum. İşte böyle bir şeyler, gecenin üçünün sabahın dördüne teslim olduğu bu anlarda hissedebildiklerim Daha doğrusu hissedip de en fazla bu kadar dile getirebildiklerim. Zaman zaman zaman Binlerce kelimeyle de tek kelimeyle de kendini anlatabilen Yaşatabilen asil zaman. Ve bana bunları yazdığım için cömertçe davranan zaman. Bana bunu ödettiren zaman. Dilimi ısırıyorum ki şu anda yaşadığımı kendime kanıtlayayım Aslında boş verin be insanlar Bırakın da beni bu geçen zamanımla Ben biraz ağlayayım Zamana zamanında kendimi bağlayayım. MEHMET EMİN ŞAHİN |