Ajan Ve Yerli İşbirlikçiler AzdıEy Rabbim Hangi âleme baksam Ayetlerin irfanıyla kulluk etsem Zikir ve amellerimi nefsimden temizlesem Hu derken, niyaz ederken, gözler dökerken kabul etsen Mağfiret ve ihsanınla bu mahzun sineme haşyet ve inşirah lütfetsen Hakkıyla Hak ve hakikati seçemiyorduk Neye inandırılmışsak, öylesine itaat ediyorduk Nefsi zafiyet ve keyfiyetimizden hiç ödün vermiyorduk Yaşamak için yaşamaya, ne derlere göre davranmayı seçiyorduk Kelamını hakkiyle anlamak, efendimizin ahlakını yaşayamıyorduk Hangi Meclise gitsek, sükût etsek Okunan risalelerin tesiriyle bir an yaşasak İleri gelen zevattan keramet ve şeyhin marifetlerini duysak O an şefaatine nail olmak için derin hesaplar yaparak kurtulsak Avuntu ve bahanelerden vazgeçemiyoruz bilmem ki daha ne yapsak Yoksa İman ve itikadımız zail mi oldu Göreceli ve adet üzeri yaşayan mı kurtuldu Bir ömür haramzade olup, sonra hac ve umreye gidenler mi? Veya fakir, fukaraya garip, gureba ya aş verenler mi huzura erdi? Vahdet, ümmet şuuru, birlik ve dirlik olgumuz tefrikaya mı yenildi? On altı devletin Birbirinden farklı etnik kökenlerin Bir necip millet sevgisi, hasreti ve muhabbetinin Dünyaya nizam getiren ve öğreten ceddin, kutlu şahadetin İlim ve sanat aşkı, mimari farkı, medrese iştiyakı, ecnebiye kaldı Garbı garp eden zülüm ve esaretler kıtalara kalın harflerle kazıldı Osmanıaliye ye Niçin bu kadar şedit ve çirkef Habis ve murdar oyun ve tuzaklar tezgâhlandı Satılmış ve nefsini ilah yapmış ajan ve yerli işbirlikçiler azdı Sultan Abdülaziz’i, Sultan Abdülhamit’i katleden ve hapseden Vahdet ve ümmet şuur ve hassasiyetini viran eyleyen ne zalimlerdi Mustafa Cilasun |