Bir Çocuk Kayboldu
Bir çocuk kayboldu
Kalabalık gözler içinde kayboldu Yalnızlığın ortasında yok oldu Sevgiye yönelince Bulamayınca İnsanların şehrinde Gökdelenlerin Rezidansların içinde Koskoca şehirde Yalnızlığın içinde bir çocuk kayboldu Gözleri gökyüzünde Sevgi umutları hangi yıldızda saklı, arar gözleri Soramadı, diller suskun İçinde geleni söyleyemedi Söyleyemedi, esareti ağır oldu içinde ki sözlerin Acımazıca saran düşlerinde yalnızlık Ruhunu saran, yalnızlığın demir parmaklıklarında yalnızlık Ateş düştü canına Bir gelip hasretim sorsan, diye haykıran gözleri Acımasızlığın zindanında Sarıyor ruhunu zindanın soğuk parmaklıkları Acımızca sarıyor Yalnızlığı yıldızları deliyor Kınalı saçlarında dökülen rüyaları Hücre, hücre ruhu zindanlarda Kurak bir ilkbaharın, kuruyan yaprakları gibi kuruyan gözleri Hülyalara dalmıştı, kıvranan gözleri ile Dumanlı sokaklarda aramıştı Bulamamıştı Uzun zaman sessiz kaldı, haykırdı Duyan çıkmadı Yalan vaatler, sözler Bir avuç sevgi idi, istediği Bulamadı Bir çocuk, kayboldu Yalnızlığın, ortasında kayboldu Zincire bağlanmış, hülyaların mevsiminde Yalın ayaklı Bir çocuk, kayboldu Geçmişin sancı dolu yolunda Kırılmış hayalleri ile Rüzgârda sallanan Toprak, olamayan taşlarla betonlarla Örülü şehirde Paylaşmayı bilmeyen Betonlarla sarılı Çöl yorgunu şehirde Geleceğin, şehrinde bir çocuk kayboldu Hiç gören olmadı Bilen olmadı Susku orucu tutarak Kaybolan Saflığın, elbisesini şehirde bırakarak İçindeki yaranın acısı ile Hüsran mabedi, taş betonlara son defa hüzünle bakarak Bir çocuk, kayboldu Bir çocuk kayboldu, şehri sardı çığlık Kapandı, yalnızlığın sonsuzluk kapısı Gözlerde yaş Rüsva, olan bedenler Bir çocuk arıyordu, tüm şehir Kayboluş ve mekânsızlığın Uzaklığın ve yalnızlığın, hissi beton şehirler yıkıldı Gömüldü, derin tünellere öfke ile Yeniden, kerpiç evler yapıldı Ağaçlar dikildi Kerpiç evler nemli Bir lokma aş için, insanlar ezilmedi Sömüren, sömürgecilerde gömüldü Dipsiz tünellere Gömüldü, tüm teknoloji aletleri yalnızlık saçan Koltuklar ranzalar, kanepeler yalnızlıkla yatılan Yalnızlık, kokan atıldı Serildi yere minderler Döşendi hasırdan sevgi ile örülen, yastıklar duvarlara yan yana Yere serildi, yünden döşekler yan yana Sarılarak kucak kucağa yatıldı, kucak kucağa Şehir bölündü, mahallelere Mahalleler, cıvıl, cıvıl kuşlar kıskandı, katıldı şölene iç içe Evlerde gaz lambası yanıyordu, sevgi tüten Eski bir lambalı radyo Arkası yarın dinlenen, pür neşe ile Televizyonlar kırıldı, hınç ile küf yalnızlık saçan Yerine, günlük hikâyelerin sohbetin aldığı sohbetler konuldu Ocaklarda, tavalarda is sevgi kaplamış Sofralarda fazladan, iki tabak konuldu Biri misafir için, birisi komşusu için Tüm, arabalar gömüldü, Sömüren, benzin fiyatına inat, hınçla gömüldü Paytonlar, ahenkli at sesleri ve zilleri ile Neşe saçan mahallelerde gezinen Artık gözlerde neşe Bağırıyordu destancı amca Zöhre ile tahirin aşkını alın, okuyun Kalabalık mahallede, omuz omuza Destancı amca sofrada, gönül sofrasında Heybesine konulan çökelek, tereyağı Aldı kazancını, sevgi ile ışıldayan gözlerde kalplerde Anlatmaya başladı, Zöhre ile Tahirin aşkını Dillendire dinlendire Tıpkı arkası yarın gibi Gözlerde, kalplerde yaş, akan sevinç içinde Ağaçlar nemli sessizce ağlayan, İnsanlar gözleri nemli hissiyat ile akan gözlerdeki yaşlar, muştulu Aranan çocuk bulundu şölen ile muştu ile Kalplerinde saklanan çocuk, bulundu şölen ile Allah’ım sana iltica ettim Tüm bedenimle Bilemedim ömrümce Göremedim ömrümce Kavrayamadım olmayan aklımca Kapın hep açıkmış göremedim Nefsime uydum bilemedim Hep gözyaşı döktüm Hep ezildim Hep sömürüldüm Kahpe sömürü zindanların gardiyanlarınca Bilemedim gözyaşının merhamet sahibi sensin Bilemedim ezilenleri ezenleri, ezen sensin Bilemedim sömürenleri soluksuz bırakan sensin Bilemedim kahpe sömürü zindanların, gardiyanları Zindanların karanlığında ateş ile yakacak olan sen Bilemedim Göremedim çok çileler çektim Bilemedim seni, bilemedim çilenin içindeki muştuyu Onlara bilemediler zulümde ki sancılı ateşi ızdırabın yok oluşunu İsyan ettim Çiledeki muştuyu kaçırdım Allah’ım san iltica ettim Kuranın ile Ol Resulün sünneti ile İmanın ile Sana iltica ettim Beni bağışla af et Sen af edensin Merhametinle kucaklayan, saransın Sana geldim muştu ile Sar beni muştulu merhametin ile Mehmet Aluç 29-05-2301 03-30 __________________ Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin’de affı için Selam ve dua ile... |
Sevgi, saygı ve selamlarımla…
Esen kalın…