Ey Münevver Dost;Hayli zamandır Sizi ihmal ettiğimin farkındayım Ne vakit hatırlasam ve name yazmaya kalksam Elimde olmayan nedenlerle ertelemek zorunda kalıyordum Bazen diyordum ki Kıymetli gönül insanı gücenmiş midir? Vefasızlığıma mı vermiştir, kim bilir neler hissetmiştir Diyerek üzüntü ve endişemi sinemde ve zihnimde taşıyordum Oysa bende özlemiştim Sohbet ve muhabbetini çok benimsemiştim Ruhumun hicran damlalarını o an sizinle zikretmiştim Sinede ki hüzün duvarlarını, hicran yamaçlarını söylemiştim Hangi konuyu açmışsam Sualleri rahat bir şekilde sormuşsam Mütebessim bir eda içinde verdiğiniz cevap ve izahlar Beni hasretime, içimde dinmeyen firkatime yakınlaştırıyordu Ne can ve ne de canan Heva ve hevese konu olan, nihayeti bulunan Hayvansal içgüdüleri içinde barındıran arzuyu neyleyim Ruh ve gönlümün aidiyeti, hilkati, nedenlerini anlamalıydım Felsefi ve kelamı olarak Sosyal tekâmülleri ve tercihleri sıralarken İnsanlaşmanın ve kul olmanın hikmetini açıklarken Aşk ve sevdayı, ruh ve bedeni, vicdan ve nefsi şerh ediyordunuz Sizi dinledikçe hayretim Ziyadesiyle artıyor ve hayranlığım başlıyordu Uzaklara bakan gözleriniz, dökülen zülüfleriniz farktı Her ne kadar bedenen yanımda olsanız da, ruhunuz ummandı Yüreğinizden dökülen Harf, hece, kelime halime bir huşu zerk ediyordu Kimseyle pek fazla görüşmediğiniz halde zatımı kabul etmeniz Ne büyük bir iftihar ve bahtiyarlığımdı, silinmeyen izler adına… Mustafa Cilasun |