gitti
el emeği alın teri göz nuru
kalem, klavyeye dönüşüp gitti sudan bile yaşlı ateşten kuru kâğıt, antikaya danışıp gitti örtüsünü kaybedince edepler sükûta râm oldu haklı sebepler sabrın sınırında tüm lebâlepler kadîmden bir dille konuşup gitti ilim rüzgârlara kanat takınca sandı alem gördüğüne yakınca. bir de gönül gözleriyle bakınca alîm, ölülere yanaşıp gitti beni yâre böyle anlat üstâdım kalmadı ellere hiç itimâdım yıkıldı idrâkim muhâkemâtım dünyevî, kendiyle tanışıp gitti |
Selam ve saygılarımla.