ZAMAN
Film değil bu yaşananlar,mutlu sonla bitmiyor işte.Her keyf sigarasının bitiminde vücut zifir ve nikotine maruz kalmış oluyor,ama biz sadece dağıttığı efkarın karını hesaplıyoruz.Ne zengin kız fakir erkekle evlenir,nede fakir kız zengin erkekle evlenir.Hani hep derler,’davul bile dengi dengine’ diye öylede olmuyor işte zurnada da sıkıntı çıkıyor.On yaşlarında fiziksel oluşumu tamamlandığında insan küçük bir atan kalple kocaman bir dünyanın ortasında bulu veriyor kendini.Okul sıralarına kazınan iki harf ile enteresanlıklarda başlıyor.Yağmurun romantikliği yıldızların güzelliği ve güneşin bir diğer adınında aydınlık olduğu mutlaklık kazanıyor.Herkez uyurken uyanık kalmak aşk sancısının sembolik yapısı oluyor.Arkasından insanlara bağımlı olduğunu anlıyorsun.Akrabalar,dostlar,arkadaşlar ve sırdaşlar tamamlıyor dünyanı.Zaman ilerledikçe kahpe faklar,ihanetlerle tanışıyor insan.Rüzgar fısıldıyor kulaklarına ezan sesi eşliğinde fanidir bu dünya diye.Duyan ve anlayan benmiyim sadece ki ızdırap verir menfaatleri için diğerleri.Her seveni sevemiyorsun hiç sevmeyene ömrünü vermek istiyorsun.Kuzuları yaradan tanrı kurtlarıda yaratmış işte.Rolün büyüğü ne kurda nede kuzuya düşüyor çoban varken.Eve misafir gelen topal bir adama ayağına sağlık demek gibi bir şey bu hayat.Mezarda yatan bir ölüye bu dünyaya yeniden gelmek için neyini verirsin diye sorduğumda nasıl bir cevap alacağımı hep merak etimişimdir.Bazıları sadece alın yazımızda yazılanları yaşadığımızı düşünür pervasızca.Bence asla öyle değil!Alın yazısında yoldan geçeceğin yazılır.Sana dikkatli veya dikkatsiz geçme tercihi sunulur.Dikkatsiz geçildiğinde adı ecel ki kaza olmazsa şans oluyorda neden oraya kadar gelmesinin alın yazısı olduğu dikkatten kaçıyor.Dikkatli geçip yerine ulaştığında fark edilmeden hayat devam ediyor.Ecel kaçınılmaz kaderdir tartışmasızca kabul edilmiştir.Alın yazısı ve kader arasında ufak bir çizgi olduğu anlaşılıyor işte.Alın yazısı kendi yaşayacakları,kader ise sevdiklerinin yaşayacaklarından ibaret.Bir çocuğun öksüz kalması onun kaderinden değil onun annesinin kaderini yaşamasındandır.Bütün bunlar dönerken geçmişi ezber yapan beyinde o küçük kalp depreşip durur yar yar diye.O küçük kalpte aşkın sembolüdür tanımını hiç bilmediği aşkın.Akıla gıpte ile yazılan sevda bütün duyguları dizginliyor.Çay ve simit eşliğinde oturup koşuşturmacaları izlediğinde kendinde mi eksiklik diye düşünüyor insan.Halbuki telaşa ne gerek var.Dünyadaki bütün saatlerin pilini çıkarsan bile dünya ve güneş işlevini asla etkilemez.Zaman yine kusursuzca aksamadan devam eder.Evin kapısından çıkıp yürümeye başladığında çevrenin değiştiğini kendini zorlamadan fark ediyorsun.Her bir köşesine ayrı bir anı zımbaladığını anlıyorsun.Benim çocukluğumda çakıldan çamurdan geçilmeyen bu asvalt yollar.Öğrencisi olduğumuz okulda öğretmenlik yapan arkadaşlar.İşte bak zaman burda ortada.Bazı evde yaşayan komşu amcaların kader gemilerine binip bu dünyadan gitmeleri tuhaf ediyor insanı.Dedemde çocuktu bir zamanlar sözünü mıh gibi çaktım aklıma…
|