Düşkenar Dörtgen SanrılarıEn son ayrılığım da tutanaklara geçsin lütfen Ayrıca şu an bir rüya görüyorum, lütfen rahatsız etmeyin Eğer gelen olursa da çatlayan ar damarlarını yapıştırıyor deyin lütfen Eğer soran olursa da sessiz harflerin kanayan dillerine sözcük veriyor dersiniz Yok yine de ısrar eden olursa rüyamın kapı aralığından sızmaya çalışıp Olgunlaşmış dikenli sancılarını baş göz ediyor deyin lütfen Olmadı yine soran olursa bir inadı bozuk çok kanıksamış da bu acıları Hokkasından harf içiyor durmadan deyin Lütfen… Ama lütfen… Lütfen, faydasız inceymiş gibi göstermeyin sızılarınızı o korselerle komik olmuyor mu trajedileriniz faydasız o ihanetlerle diyet yapmanız kilidi çürük reçetelerle ironik olmaz mı balık etli yalanlarınızla çaresiz o çamur dolu yalanları kestirme diye bilip yapma teselliler hediye etmek kalbinize uçuk çıkmaz mı o zaman kemikleşmiş ihtiraslarınızda Lütfen rahatsız etmeyin benliğimi Bir müzayede arası verdim sevişmelerimde Midasın kulakları açık arttırmada Haraç mezat yoluyla dağıtılıyor sinsi fısıltılar Taklit imgeler düşten ucuz Sat-tım diyor güvertesinde kibirlenen yazarlar Bir sat-tım fırtınası Bu gemiler intihallerle batmadan önce Lütfen yok deyin ne olur Çöllerine ince ince kar kristalleri ekiyor deyin Bile bile çığ gibi olacaklarını Bile bile ezip geçeceklerini anlarını Bile bile bir kalbin kırmızısını biraz daha eksilteceklerini Lütfen, lütfen yeter bu kadar dedikodu Notaları titriyor heyecandan ezgilerimin Akşama bir öpüşmeye davetliyim düşkenar dörtgenimde Ne giysem ruhuma karar veremedim bir türlü Lütfen, Soran olursa masum bir sanrı deyin yalnızca... Oktay Coşar |
Fazla düşünmeye gerek yok