HASRET
Her tarafı yayla çiçekle dolu
Eteğinde akar arasın kolu Dağların süsüdür kar ile dolu O güzel diyara al, beni götür Güllü nineye İbrahim emmiye Elif Ba’yı öğrendiğim camiye Çelik-çomak oynadığım Sami’ye Gurbetten sılaya sal, beni götür. Kurarız bağdaşı tandır başına Sallarız kaşığı, ayran aşına Sevdalıyım toprak ile taşına Lavaşla civili bal, beni götür Irgat olup tırpan tırmık sallardım Çoban olup koyun kuzu kollardım Turnalarla yare selam yollardım Hasadın vaktinde dal, beni götür Firdevs ile görüştüğüm çeşmeye Sıcak günde daldığımız eşmeye Çoban dede köprüsünden geçmeye Davulla zurnayı çal, beni götür. Çalı çırpı topladığım ormanı Düven ile döndüğümüz harmanı Hasan emmi o tütünü sarmanı Görmeye olsam da zal, beni götür Karla yağmur, ıslak ıslak yağarken Çoban dağda koyunda süt sağarken Kuş dağına yeni güneş doğarken Küheylan atlarla nal, beni götür Toplanırdı kızlar dibek başına Sallanır tokmaklar dibek taşına Ömür geçse girsem doksan yaşına Hazanda kalmazsa hal, beni götür Uzak tutma sılam ile aramı Hasret kaldım, duymaz mısın naramı? Köy mü dedin? yine deştin yaramı Zemheri kışına kal, beni götür. Canlanır hayalde, tatlı o mazim Yaş epey geçmiş ki dermansız dizim Dönmez ise dilim görmezse gözüm Elimden tutarak, lal, beni götür |
Kutluyorum kalemi; beğeniyle okudum
Yüreğin var olsun
__________________________________________Saygılar selamlar