HİKÂYE
Esas oğlanın şaire olan aşkıydı hikâye.
Şair kalemi elinde, yazdı... Bir var oluşun içinde buldu kendini, Kış akşamıydı... Soğuğun takırtıları eşliğinde başlamıştı Puslu havanın belli belirsiz gelişiyle Bu hikâye... Önce fırtınaların koptuğu, Ara sıra kasırgaların yonttuğu, Şimşeklerin ardı ardına bombalar gibi, Savaşın tam ortasına düşmüş şehir misâli, Tarumar oldu kalpleri önce. Kötü başlamıştı her şey. Hoşçakal diyerek bitmişti gece, Tüm sessizliğine bürünerek. Sonra yoklukta buldu esas oğlan Şairin susmuş dilini. Her şerden bir hayrın geldiği, Öylesine bir gündü işte... Bir gölge düşmüştü şairin gözlerine. Geldi esas oğlan, Kaldırdı yerle yeksan olmuş kalbini şairin. Avuçlarında tuttu, üşümesin... Başladı, bir şeyler söyledi. Şair sustu, dinledi... Sanki o an, durdu dünya. Ve kainatta ne kadar canlı varsa, Selâm durdu aşka. Başladı âhir zamanda, dolu dizgin bir sevda. Nicelerini kıskandırırcasına, Dile geldi sazın tellerinde. Aktı nağmeleri titrek titrek. Yağan yağmurun her zerresinde, Karıştı toprağın yedi katından da öteye. Sustu sonra esas oğlan. Şaire öyle bir baktı ki, Şair bıraktı kalemi elinden, Başladı okumaya gözbebeklerinden. Ne yazmak, ne konuşmak... O an, Hikâye asılı kaldı zamanın boşluğunda. Ve sordu esas oğlan, "Sonu hiç gelmeyecek mi?" MUTAHHARA ARLI ÖZKÖK muti |