AÇIM
Ey Allah’ım nedir bu, hem susuzum hem açım,
Kalmadı hiç mecalim, ağzımı açamıyom, Nerdeyse yolacağım kalan iki tel saçım, Zormuş nefsi terbiye kendimden kaçamıyom. Sucuklu bir yumurta şöyle sahanda gelse, Bandırsam ekmeğimi baharat bağrım delse, Sıyırsam ta dibini bir tek sahanı kalsa, İsrafı hiç sevmem de bilerek saçamıyom. Derin tabakta mantı kıymasıyla bezense, Üstüne tereyağı gezdiren çok özense, Kepçe ile yesem de kalınlaşsa şu ense, Sarımsaklı yoğurdu görmeden geçemiyom. Bir ocakbaşı bulsam şişte gelse o ciğer, Nar gibi kebaplarda şimdi dünyaya değer, Lavaşa sarsam yesem, dürüm olsa da eğer, Ayranları ard arda dişimle açamıyom. Sıra sıra dizilmiş taze sarma yenmez mi? Yanında meşrubatla yediklerim sinmez mi? Açlıktan bedbaht iken acılarım dinmez mi? İrisi ufağını gözümle seçemiyom. Lahmacun da olur da kat kat yağlama olsa, Yanında salatası gelip kapımı çalsa, Önce gözüm doysa da, ardından midem dolsa, Böyle lezzet bulunca bedel de biçemiyom. Patlıcan kebabının tadına doyum olmaz, Her gün bal kaymak yesem bedenim zinhar solmaz Hele bazlama olsa sana bir cimcik kalmaz, Yazık ki kanadım yok bir yere uçamıyom. Birkaç dilim baklava hem fıstıklı olandan, Okkalı bir kahveyle fincanıma dolandan, Doydum desem etrafa şöyle pembe yalandan, Günahlar da birikti dünyadan göçemiyom. Tansiyon mu düşüyor, titriyor mu dizlerim? Lokantanın önünde yiyenleri izlerim, Tokmuş gibi yaparım, açlığımı gizlerim, “Simitçi ver bir simit,” sade su içemiyom. |