Lâ Tahzen Kudüs’üm
Lâ tahzen Kudüs’üm, mahzun olma diyarım
Sen ne kadar yorgun isen, bende o kadar giryanım Allah’tan başkasına, bilmem ulaşmıyor mu feryadım İman için bırakma, sanadır vallahi imdadım! Üşüşüyor dört bir yandan, ebu cehil timsalleri Buna göz mü yumar sandın, Hamza’nın emsalleri Lâkin ölüm uykusunda, şu mü’min askerleri Korkutmalıydı zalimleri, avaz-ı ekberleri Sen Âdem’e hediye, O pak Resul’e emanetsin Sana kin duyanları, senin hışmın kahretsin Bir ufak sâdan ile, arş-ı âlâ titresin Müslümanlar duymadı seni, ama dünya inlesin! Sende bir ince hüzün, ve sende Mescid-i Aksa Diyorum ki ölüm uykusuna, şu kâfirlerde mi yatsa Heyhat! Şu Müslümana koca bir iğne bile batsa Kalkmaz yerinden vallahi, kendi kanı bile aksa… Ben Müslüman’ın deyip, zulme sessiz kalmakta nedir? Birkaç kişiydi belki onlar, ama susmadı ashab-ı bedir! Bedr’in Aslanları’nın yüreğiydi, zırhsız demir, Şehadete yürüyorlardı, vallahi verilse emir… |