AYNABeynin çığlıklarını dil dile getitemezken Kulağa değsen ezan sesiyle La ilahe inallah Manevi huzura ermenin en güzel hali Rotasını kaybetmiş tek kişilik gemi misali Ne hırçın dalgaların acıması nede suyun azizliği olur Ölüm kol gezerken sığ sularda Kıyılar feryat figan içinde haykırır gel diye Uçurumun kıyısında dururken fırtınanın savunmasını beklemek Dibi bulup bulmamak arasındaki ince çizgi Hayat her dakika ömrü çalıyor Direnmek dirayetli olmak Beynin insana oynadığı küçük ama devasal oyunlarla Geri adım atabilmek İleri gitmek ölüme kısa yoldan Geri adım atmak hayata dönüş Lakin beyin oyunlarına yeniden katılmak Sil baştan yapma şansı yokken Oysa hayatın sonunda saklı bir kaç parça bez ve bir kaç avuç toprak Belkide onlar dahi nasip olmaz insana Her şeye rağmen nefes almak ve nefesi verene şükür çekmek Onun dilediği kadar yaşamak yada yaşamamak Belirli belirsiz karanlıkların kol kanat açması Beyin oyunlarının bitmek tükenmek bilmeyen istekleri Ahu zar olur Papatya çiçekleri solmaya başlar avuçlarının içinde Mor menekşeler boynu bükük kalır Yürek sıkıştırılmış prese çekilmiş kadar küçülür Ve hiç umulmadık bir anda Kulakları yıttarcasına bir nara Yer gök dinledi ve duydu Yürek yangınının dile dilden dudağa Güneşin doğuşu ısıtır her beşe’r yi Batarkende el sallar gibi Belkide yarın doğmam der gibi Yada yarın doğduğumda batışımı görenler doğuşumu görmeyecek der gibi Aynalar ey aynalar yalanı dolanı hatta iki yüzlülüğü kabul etmeyen aynalar Insan hayatı içindeki tek gerçek Gerçek ve yalan yüzlerin deşifre merkezi Sana baktıkça akan giden heba olan zamanlarımı yad ediyorum Çocuktum büyüdüm değiştim Sen halen aynısın Kibrit kutusuna saklanmış hayatlar Bir anlık alevin yok etmesi yada var etmesi Her ikisinde zaman alev ve hüzün gizli Şah iken şahnaz olmak Haklıyken haksızlığa düşmek Beyin oyunlarının kumandası özünde değilse Eyvah eyvah ki ne eyvah Sessizliği boğmak akan zamana tekme atmak isterken Ötekileşmeden ötekileştirilmeden Doğan güneşe insan ırkına ihanet etmeden Ruh bedeni terk etmeden Hak ve doğru yoldan ayrılmadan Bir avuç toprağa emanet edilmeden Sırat köprüsünden geçmeden Arş’ı âlemi yaradan ALLAH’a şükür çekmek nasip olsun dilime... Aynalar ortadan çatladı parçalar dağıldı etrafa Boynu bükük kaldı benliğim Hüzün diz çöktürsede başı dik durmaya çabalamak Ay karanlığa hakim oldu geçen müjdeli haber vermedi Devşirdi gözlerini benden Güneş battı ruhum gök yüzüne Bedenim toprağa emanet edildi Gözlerimde bir damla yaş ile |