LİLA YOLCULUKTA (17 )pılımı pırtımı toplayıp gidiyorum buralardan Lila bir banliyö trenine yerleşeceğim nasıl olsa beslerim kendimi yiyeceğim bir dilim peynir bir dilim ekmek zaten hiçbir şeyi hazmedemiyor midem kırkından sonra insanda bir sindirim sıkıntısı geçmişten midir nedir bilemem hem yedik yedikte ne oldu sahi tabak dolusu çerezleri manav Muhittin’in çürük waşingtonları zengin ettik herifi bundan sonra artık tek başıma mahalle dedikoduları dizlerim karnıma çekik küflü bir battaniye üzerinde vagon köşesinde sallanırken özleyeceğim elbet sizleri kalmış az da olsa içimde sevgi tohumları an gelecek gelincik tarlasından da geçecek bu tren rayları Lila bir film sahnesi gibi uzatacağım kafamı camdan dışarı rüzgar örerken saçlarımı aralarında kırmızı uğur böcekleri ama inanmazsın haykırmayacağım ağlamayacağım öyle salya sümük güzelliğime yazık aferin anlamışsın kıymetini diyeceksin Lila kolay değil üstüne kocaman ,kocaman bir gençlik dağ eteklerinden geçeceğiz salına salına lavanta kokuları vuracak genzimizin dibine dibine Irmaklar diz boyu ıslatacak beyaz bacaklarımı dolanırken ayaklarıma kum taneleri bazı geceler soluklanacağız bir kaya kenarında iki çalı çırpıdan yangın ateş en çok bir tavşanın sohbeti mutlu edecek beni kolumun kenarına yaslarken kolunu “küstüm birine haberi yokmuş” diyecek ah be Lila karanlıkta gözlerim görmezken yüzünü peşime düşecek bir tavşanın gölgesi Gülnur Ateşoğlu |
Kutluyorum kalemini
Yüreğine sağlık
_______________________________Selamlar