Yarınlarımızın Rengi
YARINLARIMIZIN RENGİ
Yarınlar bende, yarınlar benim elimde, Ben çizerim yarınların rengini, Ak gününü, kara gününü ben belirlerim, Yarınlar bende, yarınlar benim elimde. Elinde kazma kürek ter akıtırken, Çiftçimin umudu bende, Bir elinde kalem diğerinde evrak bunalırken; Memurumun gözü bende, Boynu bükük, elleri havada kıbledeyken; Anamın duası bende. Dün çok zaman kaybettik; plansız programsız.. Bu günü, dünün kritiğine ayırdı büyüklerim. İş başa düştü ÖĞRETMEN’lerim, En zor iş bana düştü; Asır milenyum iken kalamayız yarınsız… Meraklanmayın, yarınların umudu bende…. Heykeltıraşın elinde peynir kesilir taş, Ressamın elindeki tuval eğer baş, Marangozluk ne demek, Mühendis neyi işler..? İstediğin gibi oy taşı, salla fırçayı, biç tahtayı… Kime ne? Bu gün olmazsa, bitirirsin yarın öbür gün. Beğenmezlerse yaptığını ola ki; Aldırma…! Yenisini yaparsın bir gün. Ya ben Seyfi Öğretmen! Ne edem, nasıl işleyem sanatımı, Taş gibi oyamam, tuval gibi boyayamam ki insanımı. Sevgi pınarından damıtılmış su ile sabrı karıştırır, Zaman ilacından fedakârlık sosu yapar, Bilgi dağarcığından baharatlar serpiştirir, Yarının toplum hamurunu yoğururum ben… Çok zor olsa da bu hamuru yoğurmak, Ben zoru severim, zorluklar da beni. Huzur ne demek, asıl mutluluk nasıldır, “Öğretmenim şimdi sayende ….” Diye başlayan bir telefon almak ne demek, Bunu en iyi ben bilirim. Bu gün! En mutlu ben, En çok sevilen, En çok dua edilen, En çok umut beslenen ben. Yarın..! Yarınlar da benim elimde. Ben çizeceğim yarınlarımızın rengini, Ben yazacağım şehit kokulu ülkemizin kaderini. Kasım 2005 Seyfi GÖKTEKİN |