Ağlayan kaya
[ kalin ]hasis bir baba vardı,
altını,çoktu yiyemez diki gönlü hoş olsun,harcamaya kıyamazdı kimseye yardım etmezdi,yarın işe yarasın gece gündüz biriktirir dururdu, bir oğlu vardı zevk,keyif esiri gözetlerdi babasını gitti mi hemen alırdı sakladığı yerden cevheri koyardı yerine değersiz taşları, harcardı hovarda yollarda, ihtiyar biriktirsin dursun oğlu bilirdi işini, söz meclisten dışarı haberi oldu ihtiyarın, altıncıkları,gümüşleri heba olmuş gitmişti, bir köşeye geçmiş ağlıyor dövünüyordu bahtına sövüyordu,emekleri nasılda gitmişti bir derviş geçiyordu, bu hasis ihtiyarı görünce bak yemedin ,giymedin ,yedirmedin iyilik,yardım etmedin şimdi sana kaldı ahı, ecel taşı gelip tılsımı kırınca, karınca gibi topladığın malın hesabını vereceksin kurtlar cesedi yerken, sorgu melekleri hesabını sorarken ter kan içinde kalacaksın dedi. derviş kılığındaki azrail ansızın aldı canını. geriye anlayan için ağlayan kaya kaldı. |
Ne güzel bir şiirdi.Yardımlaşmanın, sevginin, vicdanın, insafın altını çizmişsiniz eserinizde kırmızı çizgilerle. Ahhh ahh çok var böylesi var yemezler ...Sanki ölmeyecekler.Sanki öteki tarafta da torpil var mal varlığının çokluğuyla gidince...
Cennetin vip bölümü böyleleri için ayrılmış sanki.
Çok fazla kişinin okuması ve ihtiyacı olanı alması dileğiyle bu eserden.
Tebrik, selam ve saygılarımla yüreğinize.