GELİRİM
Artık dönmem bir daha, gidiyorum elveda
Ancak Dünya başıma yıkılırsa gelirim Kararlıyım bu sefer; dönüş yok, bu son veda Falcıların sözüne bakılırsa gelirim Kararım kesin artık, gayrı elâlem bilsin Sen artık benim için hayal bile değilsin Söyle de ateşbazlar divanında eğilsin Eğer bir gün bu şehir yakılırsa gelirim Sen suçunu bilirsin deme hiç “ne var bunda?” Böyle günah gördün mü Allah’ın bir kulunda Evcil göçmen kuşların en sapa göç yolunda Aslanlar ceylanlarla takılırsa gelirim Teyze olursa dayı, şeytan demlerse çayı Erkek dağ keçisinin doğarsa üçüz tayı Tendürek Dağlarında sıfır üç tramvayı Ters pike gökyüzüne çakılırsa gelirim Yollarına serdiğim bu dünya sana darken Kim bilir aklında ne hokkabazlıklar varken Kozyatağı vapuru Kızılay’dan kalkarken Çıpası boğazına takılırsa gelirim Bahanem bu kadar çok; ister yine de bekle Bunlar kesmez diyorsan birkaç bahane ekle Namlusu eğri büğrü müzelik bir tüfekle Şakağıma kör kurşun sıkılırsa gelirim Sevdamızın kalemi kırılmış idi çoktan İz kalmadı kalbime sapladığın o oktan Sabah yukarı doğru inilen dar sokaktan Akşam aşağı doğru çıkılırsa gelirim Karınca Okyanus’u taşısa kutu kutu Erkeği bırakırsa ölmüş dişi angutu Kayseri sahilinde Cankurtaran Cankut’u Balıklar kulesinde yakalarsa gelirim Cenaze namazında şaşıran müşküllerin Yüzüne örtü olsun perdelerin tüllerin Cesedinden sonra da arta kalan küllerin Hiç ateşi görmeden yakılırsa gelirim Eski dostlarım belki canını sıkar diye Çilekeş anacığım kaşını yıkar diye Bu şehre gömülmeye vasiyetim var diye Tabutuma son çivi çakılırsa gelirim… |