bıçağımın ucunda İstanbul vardı
Gecenin göğsünü emdim
Bıçağımın ucunda Şehrazat vardı Kent dokunsan susar dokunmasan ağlardı Hüzün kırmızı ilişmişti yakama Ceketimde eski günlerden bir filinta duruş Göğün yanına uzanıverdim Ateşin suyunu içtim Dilimin ucunda İbrahim vardı Çocuksuydu hiç olmadığı kadar İstanbul Hiç olmadığı kadar tanıdıktı Kızkulesi Ellerimi kokladım naftalin kokuyordu Ne kadar da barışıktı Fatih’le Beyoğlu Ateşle barut yan yana uyuyordu Aynalardan seçtim bir suret kendime Burnumun ucunda Kaf Dağı vardı Masal bitmeye görsün ceylan olur ağlardı Suya düşerdi ay ışığı ıslak ıslak Sırtüstü yatardı martılar uğuldayan rüzgara Bıçağımın ucunda Şehrazat vardı Kahredici birkaç mısra içerdim Kalbim kanardı |